Mustafa Âsım KÖKSAL (1913-1998)

 Siyer çalışmalarıyla tanınan tarihçi 

Hayatı: Mustafa Asım Köksal[1] Kayseri Develi’de doğmuştur. Babası Hafız Mehmed Edip Efendi, annesi Döne Hanım’dır. Büyük dedelerine nispetle Pîr Velîoğulları diye bilinen bir aileye men­suptur. 28 Kasım 1998′de Ankara’da vefat etti ve Bağlum Kabristanı’na defnedildi.[2]

Tahsili: İlköğrenimini Develi Merkez Nu­mune Mektebi’nde tamamladı(1927).[3] Kayseri Lisesi ve Erzurum Askerî Lisesi’nin giriş imtihanlarında başarılı olduy­sa da çeşitli imkânsızlıklar sebebiyle bu okullara devam edemedi. Bunun üzerine Develi Müftüsü İzzet Efendi’nin “Mukaddimât-ı Ulûm” derslerini takip etti.[4]

Yaptığı Görevler:1928′den Haziran 1930′a kadar Develi Ticaret ve Sanayi Odası’nda başkâtip olarak ça­lıştı. Dinî ilimler sahasında yüksek tahsil yap­mak için Mısır’a gitmek istediyse de mu­vaffak olamadı. 1933’te Ankara’ya gitti. Aynı yıl Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açtığı kâtiplik imtihanını kazandı. Emekli oldu­ğu 1964 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Evrak Kitabeti memurluğu, Tahsis memurluğu, Sicil şefliği, Yazı İşle­ri müdürlüğü, Yayın müdürlüğü, Hayrat Hademesi İşleri müdürlüğü, Zat İşleri müdür vekilliği, Müşavere ve Dinî Eser­leri İnceleme Kurulu üye başmuavinliği görevlerinde bulundu.[5]

İlmi Kişiliği: Diyanet’teki görevi esnasında, henüz çok genç yaşlarda olmasına rağmen bilgisi ve zekâsı sebebiyle Diyanet reislerinin ve özellikle ikinci reis Şerafeddin Yaltkaya’nın çok büyük teveccüh ve yakınlığına nail olmuş, Yaltkaya sıkıştığı meselelerde sık sık kendisine danışmış, onun tercih ettiği görüşleri uygulamıştır.[6]

Manevî Kişiliği: Hamzavî Melâmî kutbu Seyyid Abdülkâdir-i Belhî’nin mensuplarından Fazlullah Rahîmî Efendi’den ders ve feyiz alan son dönem Kadirî şeyhlerinden İskilipli İbrahim Ethem Gerçekoğlu’nun talebesi oldu. Uzun yıllar bu hocasının derslerine devam etti ve kendisinden icazet aldı. Safahat’tan etkilenerek 1927′den iti­baren dinî manzumeler yazmaya başla­yan M. Asım Köksal daha sonra ilmî ça­lışmalara yönelmiştir.[7]

Hakkında Söylenenler: Prof. Dr. Hayrettin Karaman: “Ben, M. Asım Köksal’ı özü değişmemiş bir yeni olarak görüyorum. O haddizatında muhafaza edilmesi lazım geleni sonuna kadar muhafaza eden bir insandı. Ama bu arada muhafaza edilmesi lazım gelmeyeni eskimişse, artık kullanışsız hale gelmişse ve zaten din de onu muhafaza etmemizi istemiyorsa, değiştirebilen bir insan olarak gördüm. Yazıp çizdiklerinin de bir kısmı savunmaya yönelikti. Bazıları bu savunmacılığı olumsuz olarak değerlendirir. Ben öyle düşünmüyorum. Yerine göre, hücum varsa savunma da olmalıdır. Hücum haksızsa mutlaka savunma olmalıdır… Sîret çalışması onun en önemli çalışmasıdır. Çünkü Rasûlllah’ın örnekliği şuurunu, bilincini kaybeden bir Müslüman fert, ister avam-ı nasdan olsun, ister âlim olsun, ister İslam filozofu olsun, ister İslam fakihi olsun, ne olursa olsun, ne kendisi iyi bir Müslüman olabilir, ne de Müslümanlar için rehber olabilir. O halde orada bir nirengi noktasıdır Efendimiz (s.a.s). O, o nirengi noktasını bu çağda ve Türkiye’de yaşayan insanlar için uygun olan bir yerine yeniden dikmiştir.”[8]

Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre: “Rahmetli Asım Köksal Beyefendi, dinler tarihi alanında derin ihtisas sahibi bir âlimdi. Bu yüzden de onun bu konulardaki her çalışması, uluslararası camiada birer referans eser sayılmaktadır.”[9]

Prof. Dr. Bekir Topaloğlu: “Bir insanın kaleme aldığı eserler onun sîretinin aynasıdır. Mustafa Asım Köksal, ömrünü milletine, milletinin en değerli serveti olan dinine adamış bir insan. Kaleme aldığı eserler hem herkes tarafından rahatlıkla okunup anlaşılacak sade bir dil, açık ifade ve akılcı bir üslupla örülmüş, hem de ilmî seviyeyi korumuştur. Şiirleri ve ‘Peygamberimiz’ adlı kitabında kullanılan imanlı, şuurlu, duygulu ve ölçülü anlatım onun samimiyet ve ihlâsının belgesini oluşturur. Yaratanını tâzimle seven, yaratılmışları şefkatle kucaklayan Mustafa Asım Köksal, Hakk’ın cennetinde, halkın gönlünde yaşayasın…”[10]

Mahmut Toptaş: “Cumhuriyet döneminde yazılan en önemli dört eser say deseler ben: 1. Elmalılı merhumun Tefsiri, 2. Ahmed Naim ile Kâmil Miras’ın Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 3. Ömer Nasuhi Bilmen’in Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, 4. Asım Köksal’ın İslâm Tarihi derim.”[11]

Tarihçiliği: İbn İshak (ö. 151/768),  İslâm tarihini dünya tarihi şeklinde anlayıp eserini bu şekilde kaleme almıştır. Bu yaklaşım sonraki tarihçiler tarafından benimsenerek tekrarlanmış adeta bir geleneğe dönüşmüştür. Bu geleneğin bir temsilcisi olarak zikredebileceğimiz Köksal da tarihi bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmiş, olaylardan ibret alınması gerektiğini,  geleceğe ancak bu şekilde daha sağlıklı bakılabileceğini vurgulamıştır.[12]M. Asım Köksal herhangi bir tarih anlayışını benimseyip, o doğrultuda eserler yazma gayretinde olmamıştır.  O,  ailesinden ve içinde yetiştiği çevreden aldığı İslâmî kültür ve anlayışın etkisiyle eserlerini telif etmiştir. Konularını Kur’an-ı Kerim’i ve İslâm’ın ana kaynaklarını temel alarak anlatması onun İslâmî bir kimliğe bürünerek olaylara ideolojik yaklaştığı anlamına gelmez.  Köksal güvendiği kaynaklardan elde ettiği bilgiyi,  herhangi bir tenkide tâbî tutmadan,  hakkında hüküm vermeden geleceğe taşımaktadır.[13]

Siyerciliği: M. Asım Köksal Peygamberimizin hayatı hakkında şimdiye kadar yazılan eserlerde kaynaklara pek o kadar bağlı kalınmadığı, fazlaca ihtisar yoluna gidildiği için olaylardaki canlılık ve güzelliğin kaybolduğunu düşünmektedir. Bu sebeple eserlerinde yalnız kaynak ve haberleri konuşturmayı ve onlarla okuyucuyu başbaşa bırakmayı tercih etmiştir. Bununla birlikte karanlıkta kalan noktaları,  araştırmalar sonucu elde ettiği bilgilerle aydınlatmıştır. Bu noktada Köksal’ın geleneksel tarzda olaylara yaklaştığı ve klâsik dönem İslâm tarihçileri gibi rivâyetçi tarihçilik yaklaşımıyla eserlerini kaleme aldığı söylenebilir.[14]

Çalışmalarının bü­yük bölümünü Hz. Peygamber dönemine ayırmış, anlatımda kısaltma yoluna git­meyi uygun görmemiş, kaynaklarda kısa geçilmiş konuları ayrıntılı biçimde ince­lemeyi tercih etmiştir. Bu anlayışına uy­gun olarak yaptığı araştırmalar sonucun­da ilk Müslümanların Dârü’l-Erkam’a giriş tarihi, Hz. Ömer’in ve Amr b. Abese’nin Müslüman oluş sırası gibi bazı konular hakkında birçok kaynakta aktarılan bil­gilerin doğru olmadığını ortaya koymuş­tur.[15]

Mustafa Asım Köksal, Hz. Peygamber’in hayatını öğrenme ve okumaya delil olmuştur. Özellikle Hz. Muhammed ve İslamiyet adındaki 18 ciltlik eseri sadece Siyer anlatması nedeniyle bu alanda çalışma yapacaklar için rehber olmuştur.[16]

Eserleri: Mustafa Asım Köksal Hoca son devrin en önemli siyercilerinden biridir. Ömrünün büyük bir kısmını Hz. Peygamberin hayatını/Siyer yazmaya hasretmiştir. Özellikle Müsteşriklerin İslamiyet ve Hz. Peygamber hakkındaki haksız ithamlarına, onların yalan ve iftiralarına cevaplar vererek reddiye yazma geleneğini devam ettirmiştir. Bu manada eserlerinin araştırma usulüne uygun ve ilk kaynaklara müracaatla yazıldığı bilinmelidir. İslam ilimleri/Siyer araştırmacıları için her bir eseri mehaz teşkil edecek özelliklere sahiptir.

1. İslâm Tarihi-Hz. Muhammed (a.s.) ve İslâmiyet. En önemli ve en hacimli eseridir. 1964 yılından itibaren üzerinde çalışmaya başladığı eseri bir cildi Mekke, bir cildi Medine devri olmak üzere iki cilt halinde yazıp ardından bu­nu genişletmeyi tasarlamış, ancak Mek­ke devrini yayımladıktan (Ankara 1966) sonra bu düşüncesinden vazgeçerek Me­dine dönemini Hz. Peygamber’in Medi­ne’de kaldığı her bir yıl için bir cilt olmak üzere on bir cilt halinde kaleme almıştır. İslâm Tarihi’nin 1983′te Pakistan’da açılan milletlerarası ‘Sîretü’n-Nebî’ yarışmasında dünya birin­ciliğini kazanması eserin tanınması ve yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır. Köksal daha sonra Mekke devrini de altı cilt halinde neşretmiştir (İstanbul 1987). Hayatının son yıllarında bütün ciltleri göz­den geçirerek sekiz cilt olarak yeniden ka­leme almıştır. Bu eser, İslâm Tarihi, Pey­gamberler Peygamberi, Hz. Muhammed Aleyhisselâm ve İslâmiyet adıyla vefatından sonra yayımlanmıştır (İstan­bul 1999). Hz. Peygamber dönemini ana kaynaklara dayanarak bütün ayrıntılarıy­la ele alan ve Asr-ı saâdet’te İslâm’ın ya­yılış ve hukuk tarihini akıcı bir üslûpla an­latan bu eser Türkçe’deki en geniş siyer kitabıdır.[17]

Bu eser, 18 cilttir ve basılmıştır. Eser, 20. asrın ortalarında, İslam Tarihi üzerine yazılmış en geniş eser olması sebebiyle, İslam âleminde geniş bir yankı uyandırmıştır. Mustafa Asım Köksal eserini Mevlana Şibli’nin, “Asr-ı Saadet” adındaki on cilt olarak tamamlanmış eserini örnek alarak hazırlamıştır. Böylece Hz. Muhammed (s.a.s) ve İslamiyet isimli eser, klasik İslam tarihçilik anlayışına göre kaleme alınmış, ilk kaynaklara inilerek tertip edilmiş, kıymetli bir eserdir. İtalyan Tarihçisi Leone Caetani’nin on ciltlik eserine bir cevap mahiyetinde yazılmıştır.[18]

Eserin önsözünde metodunu şöyle ortaya koymaktadır: Bu eser, müsteşrik Caetani’nin yazdığı (İslam Tarihi)’ni incelemek ve yanlışlarını ortaya koymakla uğraştığım sıralarda; Peygamberimizin (s.a.s) hayatına ait bilgileri, doğrudan doğruya ana kaynaklarımızdan ve Kur’an-ı Kerim’le Hadis mecmualarından derleyip yaymak ve yabancı tercümanları aradan çıkarmak için duyduğum şiddetli lüzum ve arzudan doğmuştur.[19] 

2. Müsteşrik Caetani’nin Yaz­dığı İslâm Tarihi’ndeki İsnad ve İftira­lara Reddiye (Ankara 1961, 1986; İstan­bul 1987): İtalyan şarkiyatçısı Leone Cae­tani’nin kaleme aldığı Annali dell’İslam adlı eserin Hüseyin Cahit Yalçın tarafın­dan yapılan tercümesine (İstanbul 1924-1927) reddiyedir. 1955-1960 yıllan arasın­da kaleme alınan eser Caetani’nin özel­likle İslâm’da hadis ve isnad müessesesi, Ebû Hureyre ve İbn Abbas gibi bazı sahabilerin şahsiyeti, Kur’an’ın menşei, Hz. Peygamber’in şahsı ve İslâmiyet’in teşekkülündeki rolü gibi konularda iddia ve if­tiralarına cevap vermektedir.

3. Peygam­berler Tarihi (Ankara 1990): Hz. Âdem’­den Hz. Peygamber’e kadar otuz beş pey­gamberin hayat ve mücadelesini anlatan bir kitaptır.

4. Hz. Hüseyin ve Kerbelâ Faciası (Ankara 1979): En güvenilir kaynaklara dayanılarak hazırlanmıştır. Bu eser üç bölüme ayrılmaktadır. Birinci bölümde Hz. Hüseyin´in doğumu ve çocukluk hayatı, ikinci bölümde Kerbelâ faciası ve son olarak Kerbelâ sorumlularının başına gelenler anlatılmaktadır.

5. Peygamberi­miz: Manzum bir eserdir. Mehmet Akif Ersoy hasta yatağındayken “Kalkabilirsem, Rasûlullah’ın hayatını nazmedeceğim.” diye ahd eder. Fakat vefatı bu ‘büyük şiir’in yazılmasına izin vermez. Âsım Köksal bu olaydan çok etkilenir ve millî şairin bu arzusunu kendisine vasiyet edinir. İnsanlık tarihindeki en önemli hayat hikâyesini sade bir dille, olayları dramatize ederek baştan sona tasavvufi bir neşveyle aktarmıştır.

          Mustafa Asım Köksal’ın diğer bazı ça­lışmaları da şunlardır:

           Armağan (Ankara 1939),

           Peygamberler(Ankara 1941; İstanbul 1999),

           Ezanlar (Ankara 1946),

           Gençlere Din Kılavuzu(Ankara 1946, 1950, 1952; İstanbul 1999),

           Din Bilgisi (ilkokul dördüncü sınıflar için; Ankara 1949),

           İslâm İlmihali(Ankara 1954, 1957, 1977; İstanbul 1993),

           Bir Amerikalının 23 Sorusuna Cevaplar (Ankara 1956),

           Tevbe (Ankara 1958, 1966),

           Hıristiyanlık Propagandası Münasebetiyle Açıklama Dini ve Ahlâkî Sohbetler(İstanbul 1981; 1-111, Ankara 1994),

           Hak Âşıkı, Büyük Mürşid Ahmed Kuddûsî (Bor- Niğde 1983),

            İslâm’da İki Ana Kaynak Kitab ve Sünnet (Ankara 1994; İstanbul 1999),

           Pakistan Konferansları (İstanbul 1999),

           Ahiret Yolculuğu ve Diğer Şiirler(haz. A. Cüneyd Köksal, İstanbul 1999).

Bunların dışında çeşitli dergilerde makaleleri ve henüz yayımlanmamış bazı çalışmaları bulunan M. Asım Köksal, İsmail Ezherli ile beraber Muhammed Kâmil Hatte’nin er-Risâletü’l-Muhammediyye adlı eserini Muhammed aleyhisselâm’ın Peygamberliği ismiyle Türkçe’ye çevirmiştir (Ankara 1967). [20]

 

 

 


 


[1] M. Asım Köksal hakkında yapılmış tez çalışmaları, kitaplar ve makaleler;  Mustafa Asım Köksal’ın hayatı, eserleri ve tarihçiliği, Selma Polat, Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2001; Mustafa Asım Köksal’ın Caetani’ye yadığı Reddiye’nin değerlendirilmesi, Züleyha İmamoğlu Gündoğdu, Rize Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,  Rize 2011; A. Cüneyt Köksal, M. Asım Köksal-Hayatı ve Hatıraları, İstanbul 2000, Mustafa Asım Köksal, İstanbul 2007; Kâmil Şahin. “Musta­fa Asım Köksal Hayatı ve Eserleri”, Diyanet üç Aylık ilmî Dergi, XXV/2, Ankara 1999, s. 117-127; Mahmut H. Şakiroğlu. “Caetani, Leone”, DİA, VI, 544; Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçılar Ansiklopedisi, c. VI, Ankara 2005; Tarih ve Düşünce, Sayı 6, Nisan-2000-İstanbul; TDV Haber Bülteni, Sayı 61, Ocak-Şubat 1999; Tarih ve Medeniyet, Yıl 5, Sayı 58, Ocak 1999-İstanbul; Mehmet Azimli, Müslüman Tarihçilerin Oryantalistlere Karşı Tavırları-Asım Köksal Örneği-, Marife, yıl 2, sayı 3, kış 2000; Şaban Öz, Asım Köksal’ın Caetani Reddiyesi Üzerine, İslam Araştırmaları Dergisi, c. 17, Sayı 3-2004; Kitap/Zaman, 6 Ağustos 2007; Saadet Asrını Yansıtan Bir Ayna Mustafa Asım Köksal, (5 Eylül 1913 – 28 Kasım 1998), Zilhicce 1432/Kasım 2011, Siyer Araştırmaları Merkezi; Yalçın Salay, “İslâm Tarihi”nde izi kaldı, Aksiyon Dergisi, 5 Aralık 1998; Saadet Asrına Pencere: Mustafa Asım Köksal, Genç Dergi, Sayı 70/Temmuz 2012.

[2] A.Cüneyt Köksal, DİA, c.XXVI, s. 235-236.

[3] Kamil Şahin, Mustafa Asım Köksal Hayatı ve Eserleri (18 Eylül 1913-28 Kasım 1998), Diyanet İlmî Dergi, Cilt. 35, Sayı, 2, Nisan-Mayıs-Haziran 1999, s. 117.

[4] A.Cüneyt Köksal, a.g.e. c. XXVI, s. 235.

[5] A.Cüneyt Köksal, a.g.e. c. XXVI, s. 235-236.

[6] Saadet Asrını Yansıtan Bir Ayna Mustafa Asım Köksal, (5 Eylül 1913 – 28 Kasım 1998), Zilhicce 1432/Kasım 2011, Siyer Araştırmaları Merkezi, s. 4.

[7] A.Cüneyt Köksal, a.g.e. c. XXVI, s. 236.

[8] Saadet Asrını Yansıtan Bir Ayna Mustafa Asım Köksal, (5 Eylül 1913 – 28 Kasım 1998), Zilhicce 1432/Kasım 2011, Siyer Araştırmaları Merkezi, s. 14-17.

[9] A. Cüneyd Köksal, Mustafa Asım Köksal, s. 321.

[10] Saadet Asrını Yansıtan Bir Ayna Mustafa Asım Köksal, (5 Eylül 1913 – 28 Kasım 1998), Zilhicce 1432/Kasım 2011, Siyer Araştırmaları Merkezi, s. 14-17.

[11] Saadet Asrını Yansıtan Bir Ayna Mustafa Asım Köksal, (5 Eylül 1913 – 28 Kasım 1998), Zilhicce 1432/Kasım 2011, Siyer Araştırmaları Merkezi, s. 14-17.

[12] Züleyha İmamoğlu Gündoğdu, Mustafa Asım Köksal’ın Caetani’ye Yazdığı Reddiye’nin Değerlendirilmesi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), s.15.

[13] Züleyha İmamoğlu Gündoğdu, a.g.e. s.17.

[14] Züleyha İmamoğlu Gündoğdu, a.g.e., s.18.

[15] A.Cüneyt Köksal, a.g.e. c. XXVI, s.236.

[16] Bu yazının yazarı olarak üniversite yıllarında 3 aylık bir yaz tatili süresinde gündüzleri çalışmak ve geceleri de bu değerli eseri okumakla Siyer/İslam Tarihi ilmine olan ilgime rehberlik yapmıştır. Buda şunu göstermektedir ki, Siyer ilmine merakı olanlar öncelikle bu eseri okumalıdırlar. 

[17] A.Cüneyt Köksal, a.g.e. c. XXVI, s.236.

[18] Kamil Şahin, a.g.e. s. 117.

[19] M. Asım Köksal, Hz. Muhammed (as) ve İslamiyet, (Mekke Dönemi), İrfan yayınevi, İstanbul 1981.

[20] A.Cüneyt Köksal, a.g.e. c. XXVI, s.236.

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.