Peygamberimiz evden önce mescit yaptırdı

Bilindiği gibi, Peygamberimizin (sas) dinin direği olarak nitelendirdiği namaz, dış yönüyle insanı dünya meşgalesinin yaşandığı mekanlardan ve olaylardan uzak tutarken iç yönüyle de insanı miraca yükseltmektedir. Ancak namazdır ki bu özelliği bünyesinde taşır. Bu yüzden namaz, Müminin kimliği hükmündedir.

Fark edildiği ve bilindiği üzere, mümini miraca yükseltebilen ibadet olarak namaz zikredilmektedir. Sadece bu özelliği bile, namazın önemini ve vazgeçilmezliğini belirtmeye yeter aslında.

Her ne kadar son zamanlara İslam’a ve kişileri mümin kılan ibadetlere hem içerden hem de dışardan şiddetli saldırılar olsa da bu saldırıların çok fazla zarar vermediğini, belki de tam aksine müminlerin yitiklerine kavuşmalarına yol açtığını gözlemliyoruz.

Yapılan bu saldırılar namaz eksenli bir duyarlılığın gelişmesine yol açtı.  Sadece namaz eksenli bir bilincin uyanmasıyla bile namazı merkeze alan birçok samimi platform ortaya çıktı.

camideyiz.biz platformu da bunlardan biri. Platformun kurucusu olan Yasin Uslu, 15 Ocak Salı gecesiEnsar Vakfı Bursa Şubesinde, platformun kurulma hikayesi dolayısıyla namaz konulu bir sohbetle buluştu dinleyicilerle.

Mekanımız camiler

Sohbetine, platformun kuruluş hikayesini anlatarak başlayan Yasin Uslu, bu ilginç süreci ve sonrasını “Öncelikle ‘camideyiz.biz’ oluşumunun nasıl başladığına değineyim. Kardeşim vesile oldu buna. Kendisi ODTÜ’de okurken insanı ve inancı sorgulayan kitaplar okuyor, kendisini sorguluyordu. İman ve küfür arasında gidip geliyordu o zamanlar. Sonra iman safına dâhil oldu. Namaza da doğrudan camide başladı. Ben evde namaz kılıyordum. Beni “Peygamberimiz namazını hep camide kılmıştır, hiçbir zaman tek başına namaz kılmamıştır.” diye zorla camiye götürmeye başladı. Sonra düşündüm ki bizler, kendi aramızda piknik, toplantı, futbol maçı vb. vesileleriyle hep birlikteyiz yani cemaatiz ama namazı yalnız kılıyoruz. Bu çelişkinin farkına vardık. Daha sonra, namazı da birlikte kılalım düşüncesi bilinçli bir şekilde dillendirilmeye başlandı. Daha sonra bu hareketi sosyal medyaya taşıdık ve 15 Haziran 2015’te kendi sitemizi kurduk. En son da “Namaz Gönüllüleri Platformu” çatısında yer aldık.

Yasin Uslu, Platformun kuruluş hikayesini kısaca anlattıktan sonra, Peygamberimizin müminlere nasıl bir hayat inşa ettiğini de “Biz öncelikle cami merkezli bir hayat tarzı düşünüyoruz. Peygamberimiz Medine’ye ayak basar basmaz kendine kalacağı bir evin değil, Müminlerin toplanacağı bir mekânın peşine düşerek hemen bir mescit inşa ettirdi ve hayatı oraya taşıyarak her şeyi de oradan başlattı. Biz de kendimize bunu örnek alıyoruz. Peygamberimize ilk vahiy geldikten bir gün sonra Cebrail (as) gelerek Peygamberimize namazı öğretti. Yani nübüvvet, namazla başladı. Yine vefatı anında “Namaz ne oldu? Namaz ne oldu?” diye sordu Hz. Aişe (r.anha) validemize. Peygamberimizin hayatına baktığımızda, bizim beş vakit dediğimiz namaza onun bir beş vakit daha kattığını görüyoruz. Bu aslında günün tüm zamanlarına namazı yaymaktır.” sözleriyle açıkladı.

Kötülükten alıkoyan namaz nasıl olmalıdır?

Dinin direği olan namazın müminlerin hayatında merkezi bir yer işgal etmekle beraber, Müminlerin hayatlarını değiştiren bir özelliğe sahip olduğunu söyleyen Yasin Uslu, bu özelliğe sahip olan namazın özelliklerini Peygamberimizin (sas) hayatı üzerinden “Namaz, ayette belirtildiği üzere, insanı kötülüklerden alıkoymalı. Biz de o zaman ‘İnsanı kötülüklerden alıkoyan namaz nasıl olmalıdır?’ sorusunun peşine düştük. Yanıt belliydi: Peygamberimizin namazı gibi bir namaz olmalı! Onun namazı nasıl, diye sorduk kendi kendimize. Bunun da iki boyutunu gördük: İlki, huşu yönü. Herkes namazda huşuyu nasıl buluyorsa o şekilde namazını kılacak. Bu, kişinin kalbiyle ilgili olandır. Diğeri de dışa bakan yönüdür. Peygamberimizin namazlarını kılarken dikkat ettiği hususlara baktığımızda şunları görürüz: 1. Tadil-i erkân, yani her rüknün hakkını vermek, 2. Namazı, ezan okunduğunda kılmak...

camideyiz.biz olarak bizler de en çok buna dikkat çekiyoruz. Peygamberimiz, ezan okunduğunda sözlerini siz de tekrar ediniz, diyor. Bu, emir kipli bir hadistir. Biz insanlara, ezanın sözlerini acaba en son ne zaman tekrar ettiniz, diye soruyoruz. Bu konuyu önemsiyoruz çünkü bu konu işin anahtarı. Ezanı tekrar etmek için önce duymalıyız. Bunun için de ilgilendiğimiz hangi iş varsa o işe ara vermeli, ezana odaklanmalıyız. Ezana odaklandığımızda, madem namazı gündeme aldım, bu vesileyle namazımı da kılayım, deriz. Madem namazı kılacağım, hiç olmazsa camide ve cemaatle kılayım, deme noktasına gideriz. Ezan okunduğunda hayat bizim için namaz ekseninde durmalıdır. Çünkü Peygamberimiz olsun, diğer sahabeler olsun, Allah’ın huzuruna varacaklarının ürpertisini yaşamaya başlarlardı. Günümüzde biz bu duyarlılıktan uzaklaştık ve bu duyarlılığı tekrar diriltmeliyiz.

3. Ezan bize namaz vaktinin girdiğini bildirir. Ezanla beraber Peygamberimizin ve sahabenin ne yaptıklarına bakalım. Sünnet namazı kılarlar, dua ederler ve farzı beklerlerdi. Biz ise neyle uğraşıyoruz, bunu bir düşünelim. Unutmayalım ki savaşta bile namaz terk edilmez. Biz de ‘Savaşta bile cemaati terk etmeyelim’ diyoruz.” sözleriyle açıkladı.

Neden camiye gitmeliyiz?

Yasin Uslu, Müslümanın her vakit namazında camide bulunmak gibi bir mükellefiyetinin olduğunu söyledikten sonra bunu fıkıh kitaplarındaki istisnalar ve Peygamberimizin hayatını karşılaştırarak şöyle anlattı: “Bugün DİB İlmihaline baktığınızda ‘Camiye gitmeye engel haller’ başlığı altında öncelikle soğan ve sarımsak yemiş olanların cemaate gitmeyebileceği söylenir. Bunun dışında, teyemmümle abdest alabilecek kadar hasta olanların cemaate gitmesi gerekmez. Öte yandan, cami, bizim ümmet olabileceğimiz bir yerken biz camileri bile bölüşmüş durumdayız. Falanca cami falanca cemaatin; filanca caminin imamı şöyle biridir, gibi bahanelerle camiye gitmez olduk. Oysa İbn Mesud’un naklettiği bir hadis, cemaate katılmanın mümin olmanın gereklerinden biri olduğu belirtmekte, cemaate katılmayanın durumu tehlikeli olarak söylemektedir. Öte yandan bazı bedensel engellerin namaza engel olduğu belirtilmekle beraber, Peygamberimizin bir âmâya cemaate katılmasını emrettiği bilinmektedir. Mal ve canın tehlikeye düştüğü durumlar ve bilimsel araştırmalarda da cemaatin terk edilebileceği fıkıh kitaplarında yazmakla beraber, Peygamberimizin uygulamalarının bunu destekler mahiyette olmadığı da bilinmelidir. Kısacası, erkekler için cemaatle namaz, olmazsa olmazlardandır.”

Sözlerine namazın mutlaka camide kılınması izleğinden devam eden Yasin Uslu, aslında Müslümanın her hâlükârda camide cemaatle namaz kılmasının emredildiğini “Bir hadis-i şerifte, camiye komşu olanın namazının ancak camide olabileceği söylenmekte, camiye komşu olmanın ölçüsünün ise ezanı işitmek olduğu belirtilmektedir. Yani ölüme yakın haller hariç, bütün hadisler namazın camide ve cemaatle kılınması gerektiğini ifade etmektedir. Günümüzde namazı evde kılmak için bir sürü bahane buluyoruz ama bilmeliyiz ki bu bahanelerin haklı ve doğru olması çok zor.” sözleriyle kayda geçirdi.

Herkesi camiye davet ediyoruz

Bir Müslüman olarak insanlara hakkı tebliğ etmemiz gerektiğini dinleyicilere anlattıklarıyla hatırlatan Yasin Uslu, “Biz şimdi bütün aileleri camiye çağırıyoruz. Nasıl marketlere, AVM’lere ailece gidiliyorsa camiye de gitmeliyiz. Biz bütün Müminleri buna davet ediyoruz. Daha önce sabah namazı buluşmalarına davet ediyorduk, hamd olsun bu yaygınlaştı. Artık Müminleri yatsı buluşmalarına çağırıyoruz. Yine camide iftarı yaygınlaştırmak istiyoruz. Bu sadece Ramazan ayında olmak zorunda değil. Ayın belli günlerinde, özellikle pazartesi ve perşembe oruçlarında hurma, su, ekmek ile camide iftar açılmasını gündeme getirmek istiyoruz. Böylelikle oruç tutup nefsini terbiye edenler artacağı gibi, o mahallede bulunan yoksullar da iftar etme fırsatı bulacaklardır. Kısacası cami, hayatımızın merkezinde yer almalı ve bizler de namazımızı camide cemaatle kılmalı ve cemaatle namazı hayatımızın merkezi yapmalıyız.” sözleriyle de yapmayı düşündüklerini anlatarak sohbetini bitirdi.

Ahmet Serin

Kaynak: Dünyabizim