Hadis

Arapça kelime manası, “söz, haber, yeni şey” olan Hadis kavramı Hadis ilminde söz, fiil (davranış) ve onay ile ahlâkî ve fiziksel vasıf olarak Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi ve selleme izâfe edilen her şeyin yazılı ve sözlü ifâdelerine denir. Sıhhati bakımından sahih, hasen ve zayıf; kaynağı bakımından kudsî, merfû mevkuf ve maktu; Hadisi nakleden râvîlerin sayısı bakımından da mütevâtir ve âhâd gibi kısımlara ayrılan Hadisler İslâm dininde Kur’ân-ı Kerim’den sonra ikinci bağlayıcı başvuru kaynağı kabul edilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de otuz küsür âyet-i kerimeyle Hz. Peygambere (sas) itaatin emredilmesi ve bu arada “Kim Rasûle (Allah’ın Elçisine) itaat ederse aslında Allah’a itaat etmiş olur” (Nisâ Sûresi 80. Âyet) gerçeğinin vurgulanmış olması; ayrıca Sevgili Efendimizin onlarca beyanıyla yönlendirmesi sonucunda son İslâm risâletinin ilk dönemlerinden itibaren Hadise büyük önem verilmiştir. Sevgili Peygamberimizin evrensel beyanları olan Hadislerin tespiti, korunması ve gelecek kuşaklara aynen taşınması uğrunda sahabe döneminden itibaren en orijinal ilmî metotlar ortaya konulup uygulanmış ve Hadisler sözlü ve yazılı olarak nakledile gelmiştir. Bu gün elimizde Hz. Peygamber (sas) dönemine ait İslâm’a davet mektupları ve sahabe dönemine ait Hz. Ebû Hureyre’nin (r.a) talebesi Hemmam b.Münebbih’e (rh.aleyh) yazdırdığı Sahîfe; yani Hadis kitapçığı gibi orijinal yazılı vesikalar bulunması ve bu eserlerdeki Hadislerin yaklaşık iki asır sonra yazılmış ve günümüze ulaşmış Hadis eserlerinde aynen yer alması elimizdeki mevcut otantik (klasik) Hadis kitaplarına duyduğumuz güveni arttırmaktadır. Ayrıca Hadisleri bize nakledenlerin, Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’i koruyup kıyâmete kadar ulaşmasına vesile kıldığı güvenilir kimselerden başkası olmadığı gözden uzak tutulmamalıdır. Hadis kitaplarından genellikle cımbızlama yöntemiyle çıkarılıp gösterilen ve bütün Hadis müdevvenatına karşı güveni sarsmaya mâtuf kullanılan mevzu (uydurma) veya çeşitli bağlamlarıyla hakîkî manası araştırılmaya muhtaç az miktarda Hadislerin olması, Hadis ilminde kılı kırk yaran en titiz çalışmaları ortaya koyan selefimizin olağanüstü emeğinin mahsulü Hadislerin tümünü kaldırıp atmamızı asla gerektirmez. Bunlara “istisnalar kaideyi bozmaz” ve “her insan hata yapabilir” kaideleri çerçevesinde yaklaşmak uygun olur. İslâm’ın, kişisel ve sosyal hayatımızın en ince noktalarına kadar nüfuz eden kuşatıcılığı ile İslâm’ın anayasası hükmünde olan Kur’ân-ı Kerim’de her konuda ancak temel prensiplerin bildirildiği ve genellikle detaya girilmediği gerçekleri bir arada düşünüldüğünde Hadislere olan ihtiyacımızın hayâtiliği daha iyi anlaşılabilir.           “Rasul size her ne verirse alın (bütün emirlerini yapın), her ne yasaklarsa kaçının.” (Haşr Sûresi 7. Âyet) buyurmak suretiyle bizi her konuda Sünnete ve Hadislere yönlendirmesi Kur’ân-ı Kerim’in eksiksiz ve mükemmel bir kitap oluşunun en önemli göstergesi sayılmalıdır.