İbn Hişam - Es-Sîretü’n-Nebeviyye

Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdülmelik b. Hişâm b. Eyyûb el-Himyerî el-Meâfirî el-Basrî el-Mısrî (ö.218/833)

Hayatı:

 Basra’da doğdu. Aslen Ye­menli Himyer kabilesinin Meâfirî koluna mensup olduğu bilgisi kaynaklarda yer alır. Basra’da bir müddet yaşadıktan sonra Mısır’a gitti ve ölünceye kadar Fustat şehrinde yaşa­dı. İbn Hişâm 13 Rebîülâhir 218 (8 Mayıs 833) tarihinde Fustat’ta vefat etti.[2] Sağlam, güvenilir bir tarih­çi ve hadisçidir.[3]

Tahsili:

İbn Hişâm ilk tahsilini Basra’da yapmıştır. Yaşadığı dönemde Bas­ra, İslâm âleminin en büyük kültür merkezlerinden birisidir. İbn Hişam, şehrin ilim otorite­lerinden ders aldı. Özellikle edebiyat, filoloji ve tarih dallarında yetiş­ti ve kendisi de büyük bir otorite haline geldi.[4] Basra’dan ne zaman ayrıldığı ve Mısır’a gitmeden önce tahsil için di­ğer ilim merkezlerine seyahat edip et­mediği konusu bilinmemektedir. Ancak İbn İshak’ın es-Sire’sini kendisine rivayet eden hocası Ziyâd b. Abdullah el-Bekkâî ile görüşmek üzere Kûfe ve Bağdat’a gitmiş olabilir. Mısır’da İmam Şâfiî ile Arap şiiri üze­rine sohbetlerde bulunmuştur. İbn Hişâm önceleri İmam Şâfiî ile pek görüşmek istememiştir. Görüştükten sonra ise en­sâb ilmi, dil ve şiir konusunda derin bilgi sahibi ol­duğunu anlayarak kendisinden övgüyle söz ettiği bilinmektedir.[5]

İlmî Kişiliği:

İbn Hişâm, kaynaklarda tarih, ahbâr, ensâb,[6] şiir, nahiv ve lügat âlimi olarak tanıtılmaktadır. Şöhreti ise İbn İshak’ın “Sîretü İbn İshak” adlı “Kitâbü’l-Mübtede ve’l-Meb’as ve’l-Meğazi” ismindeki eserini yeniden tertib etmesiyle olmuştur.[7]

Hakkında Söylenenler:

 İmam Şafiî, İbn Hişâm’ın dilde hüccet (delil) ve Arap dili konusunda iyi yetişmiş bir âlim olduğu­nu belirtmiştir.[8]  

Eserleri:

 1.“es-Sîretü’n-Nebeviyye (Sî­retü İbn Hişâm, Sîretü Rasûlillâh)”: Hz. Peygamber (sas)’in hayatına dair tamamı za­manımıza intikal etmiş en eski kitaptır. İbn Hişam, bu çalışmasını İbn İshak’ın Siyer’ini esas alarak hazırlamıştır.[9]  “es-Sîretü’n-Nebeviyye” birçok defa ba­sılmış, şerh ve ihtisar edilmiş, manzum hale getirilmiş ve çeşitli dillere çevrilmiş­tir.“es-Sîretü’n-Nebeviyye”ye dört ayrı şerh yazılmış olup bunların üçü ba­sılmıştır. En geniş şerhi, Endülüslü muhaddis Abdurrahman b. Abdullah es-Süheylî (ö. 58I/1185) tarafından “er-Ravzü’l-Ünüf fî Şerhi’s-Sîreti’n-Nebeviyye li’bni Hişâm” adıyla kaleme alınmıştır.[10]

“es-Sîretü’n-Nebeviyye’yi Türkçe’ye ilk defa “Sîret-i Rasûlullah” adıyla Aydınlı Eyyûb b. Halîl çevirmiş ve 12 Rebîülevvel 986 (19 Mayıs 1578) tarihinde şehzade­liği sırasında III. Murad’a takdim etmiş­tir. Yazma nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (TY, nr. 2414) bulunmaktadır. Eser üzerinde akademik çalışma yapılmıştır. Mes’ad Süveylim Ali eş-Şâmân tara­fından “Türk Edebiyatında Siyerler ve İbn Hişam’ın Siyeri’nin Türkçe Tercü­mesi” adıyla doktora tezi olarak neşre ha­zırlanmıştır.[11] İbn Hişam’ın bu önemli eseri Hasan Ege tarafından “İslâm Tarihi Sîret-i İbn-i Hişam Tercemesi (l-IV, İstanbul 1985)” adıyla Türkçeye çevrilmiştir.

İbn Hişam’ın bu eseri siyer alanında dikkat çeken bir değere sahiptir. Bu sahanın âlimleri tarafından şerh edilmiş, notlar konul­muş ve bugün batı ilim ve fikir dünyasında müstesna bir kıymet kazanarak Avrupa dillerine tercüme edilmiştir. Batıda bu derece kıymet kazan­ması, bu derece rağbet görmesi, eski ve güvenilir olması ile birlikte şimdiki ki­taplar kadar tertipli ve muntazam olması sebebiyledir.[12]

Seydişehrî Mahmud Es’ad Efendi’nin bu eser hakkında şu değerlendirmesi önemlidir: “İbn Hişam kitabının mukaddimesinde be­yan ettiği veçhile, İbn İshak’ın eserinde Hazreti Peygamberle alâkası olmayan mukaddimeleri geçtiği gibi, belagat âlimlerinin malumu olmayan şiirler ile Zi­yad[13] tarafından güvenilir bir senede sahip olduğu tasdik edilmeyen rivayetleri terk ediyor ve diğer nakilleri de başka yollardan elde ettiği malumatına kıyas ederek beyan ediyor. İslâm’ın ilk vakaları hakkında kitaplarda bulunan şehadetler güvenilir ve itimad edilir durumdadır.”[14]

2.“Kitâbu’t-Tîcân fi Mülûki Himyer” veya “et-Tîcân li-Ma’rifeti Mülûki’z-Zamân fi Ahbâri Kahtân”: İbn Hişam bu eserinde İncil’de mevcut bulunan hikâyeler ile Güney Arabistan’ın eski efsane ve hikâyelerini birleştirip “Kitabü’t-Tîcân” adında vücuda getirmiştir.[15] Bu eserin en önemli özelliği, Yemen tarihi ile ilgili ol­masına karşın, diğer Arap bölgelerindeki hâdiselere de değinmesidir. Esere efsânevî bir üslûp hâkim olması hasebiyle edebî tarih türündendir.[16]

Güney Arabistan’la ilgili halk hikâyelerinin Tevrat ve İncil hikâyeleriyle karıştırılıp destanlaştırılmasından meydana gelen ve Himyer melikleri hakkında bilgi veren eserin tarihî bir değeri bulunmamak­tadır.[17]

Siyer Çalışmalarına Katkıları:

 İbn İshak’ın en meşhur râvilerinden Ziyâd b. Abdullah el-Bekkâî’nin Kûfî-Bağdadî diye meşhur olan nüshasını esas alarak eseri kısaltmış, bu arada bazı ilâvelerde de bulunmuştur. Ki­tap zamanla onun adıyla (Sîretü İbn Hi­şâm, Tehzibü İbn Hişâm) anılır olmuştur.[18]

İbn Hişâm, İbn İshak’ın verdiği nesep bilgilerini, isimleri, haberleri veya kullandığı kelimeleri tashih etmiştir.

a) İsim Tashihleri: Bedir esirlerinin isimleri konusunda bazı tashihlerde bulunmuş, farklı görüşlere işaret etmiştir.

b) Nesep Tashihleri: İbn İshâk, Rasûlullah’ın babaannesinin nesebini “..Âiz b. Abd b. İmrân b. Mahzûm…” şeklinde vermektedir. İbn Hişâm ise bunu, “..Âiz b. İmrân b. Mahzûm” şeklinde dü­zeltmiştir. İbn Hişâm başka yerlerde de, nesep tashihlerinde bulunur.

c) Kelime Tashihleri: İbn Hişâm, İbn İshâk’ın kullandığı bir kelimeyi, Kur’ân’dan ayet getirerek düzeltmektedir.

d) Haber Tashihleri: İbn İshâk’ın, “Veddân Gazvesi’nde Müşriklerin başında İkrime b. Ebû Cehil var­dı.” haberini, kendi senedi ile “…onların başında Mikrez b. Hafs b. el-Ahyef vardı.” şeklindetas­hih etmiştir.

e) Şiir Tashihleri: Şiirin kaynağı, çeşidi, içeriği ve sıhhati ile ilgili tashihlerde bulunmuştur.[19]

Hz. Peygamber’in hayatı, yaşadığı devrin olayları ve Râşid Halifeler dönemi hâdiseleri için mut­laka başvurulması gereken bir eserdir. O, siyerdeki müstakil kelimeleri de açıklar.[20]

Tesiri: İbn İshak’ın eserini muhtasar olarak nakletmesinden dolayı birçok İslam tarihçisi bu sebeple kendisinden faydalanmıştır.

İbn Hişam, İbn İshak’ın siyerinin bize kadar gelmesinde rol alan önemli bir râvidir. Zira İbn İshak’ın çağdaşı veya kendisinden sonra gelen birçok müellif böyle bir şansı yakalayamamış. Örneğin Musa b. Ukbe ve Ebû Ma’şer bunlardandır. Bu bakımdan İbn Hişam gibi klasik nakil dönemi müellifleri, siyer yazıcılığının, tasnif-telif döneminden karşılaştırmalı nakil döne­mine sorunsuz bir şekilde geçmesini sağlamışlar, üstatlarının eserlerini koruma konusunda, İslâm kültür tarihi açısından hayati önemi hâiz bir görev ifâ etmişlerdir.[21]

Araştırmacı Yrd. Doç. Dr. Şaban Öz’ün bu konudaki tespiti önemlidir. “Şu an için, İbn İshâk’ın, Ma’mer’in ve haliyle Zührî’nin, Urve’nin rivayetlerinden bahsedebiliyorsak, hiç kuşku yok ki, bu dö­nem müelliflerinin nakilleri sayesindedir. Klasik nakil dönemi, daha uzun müddet devam etmiş, her râvi üstadının eserini -kabiliyeti nispetinde-sonraki nesillere aktarmak için çalışmıştır. Ancak İslâm tarih yazıcılığı, İbn Sa’d'la beraber yeni bir boyut kazanmış, tek müellife bağlı naklin yerini, birçok müellifin rivayetlerinin karşılaştırmalı olarak aktarıldığı nakil almıştır.[22]


[1] muallimali@mynet.com.

[2] Mustafa Fayda, DİA. c XX. s. 71.

[3] Sabri Hizmetli, İslam Tarihçiliği Üzerine, s. 127; Bkz. Cerrahoğlu, İsmail, İbn Hişam ve Siresindeki Garîbu’l-Kur’ânı, İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi [Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi], 1977, sayı: 3, s. 1-28; Özel, Mustafa, Bir Tefsir Kaynağı Olarak İbn Hişâm’ın es-Sîresi, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: 14, s. 205-215; Bakalla, Muhammed Hasan “Siretu İbn-i Hişam”ın Arapçası İle Bugünkü Arapçanın Bir Mukayesesi”, çeviren: Necmettin Yurtseven, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1997, cilt: XXXVI, sayı: , s. 461-470.

[4] Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s.74.

[5] Mustafa Fayda, DİA. c XX. s. 71.

[6] Mahmud Esad, Tarih-i Dini İslam (Medhal), s.10.

[7] Mustafa Fayda, DİA. c XX. s. 72.

[8] Age, s. 71.

[9] Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s.74.

[10] Mustafa Fayda, DİA. c XX. s. 72.

[11] Age, s. 73.

[12] Mahmud Esad, Age , s.11.

[13] Hocası Ziyâd b. Abdullah el-Bekkâî.

[14] Mahmud Esad, Age, s.11.

[15] Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s.74.

[16] Şaban Öz, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, s.357.

[17] Mustafa Fayda, DİA. c XX. s. 73.

[18] Age, s. 72.

[19] Şaban Öz, Age, s. 360-361

[20] Sabri Hizmetli, İslam Tarihçiliği Üzerine, s. 127.

[21] Şaban Öz, Age, s. 368.

[22] Age, 368.

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.