Mâlikü’l-Mülk’e And Olsun!

KUR’AN’DAN MÜLHEM YAZILAR-IV (LEYL SURESİ)

 

Karanlık aydınlığa gebe, aydınlık nûr emzirir.

Karanlıktan kurtulup karanlığı aydınlığa çevirmeye…

Karanlığın bilinmezliğinden aydınlığın tecellîsine…

Allah’ı bilmeye ve nefsi öğrenmeye…

Ademden Vahdet’e gidişe…

Ve erkek ve dişi…

Tekten çifti yarattı Yüce Allah.

Her ikisi adına yemin etti.

Sonra çokları birleştirdi, darmadağınık bizleri düzenleyip bir araya getirdi, “Allah’ın ipine sarılın ve dağılmayın!” diyerek.

Bir tarafta iman bir tarafta küfr… İyilik ve kötülük, sevap ve günah, cennet ve cehennem, erkek ve dişi, hak ve bâtıl…

Bâtıl olmadan hakkın, küfr olmadan imanın hükmü yok.

Âdemoğlu farklı farklıdır. Çabaları da öyle… Kimi hayra koşar kimi şerre, kimi hakkı arzular kimi bâtılı, kimi kötülüğün hayranı kimi güzelliğin, kimi sevapta sabitkadem kimi günâhta…

Farklılık O’nun hükmüdür; ancak O, farklılıkların üstününü göstererek “Hiç mü’min olan bir kimse, fâsık olan (kâfir) bir kimse gibi olur mu? (Elbette bunlar) bir olmazlar.” der.

Her şey zıddıyla kâim…

Güzelliği idrâk, çirkini bilmekten geçer.

Ve Hak, farklılığı görelim diye, erkekle dişiyi halk etti.

Geceye ve gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana yemin etti.

İkilikten, ayrılıktan, dağınıklıktan kurtulup birleşmek…

Ve Tevhid…

Gönül perişan. Küfr, şirk ve günâh buhranları içinde kıvranmakta…

Onu perişanlıktan kurtaracak şey “malı”dır. Kendisine ait olmayan mal…

Rabbine ait olanı Rabbine vermek… Rabbinin rızası için vermek…

Malından verdi ve ürperdi mümin!

Ve titredi…

Malından verdikçe azad oldu dünya zincirinden, verdikçe ruhu huzura kavuştu, verdikçe kolaylar daha da kolaylaştırıldı ve verdikçe Rabbi ondan razı oldu.

Çaresizin derdine çare, yetimin gönlüne huzur olmak…

Ve en Güzel’in güzelliğini tasdik etmek… 

Ve ESMÂÜ’L HÜSNÂ…

O’nu en güzel isimleriyle anmak…

O, er-Rahmân; çünkü esirgeyen ve bu dünyada bütün mahlûkatına rahmetiyle muamele eden…

O, er-Rahîm; çünkü bağışlayan ve ahirette sevdiklerine, müminlere merhamet eden…

O, el-Mâlik; çünkü her şeyin hâkimi, mülkün sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan…

O, Mâlikü’l-Mülk’tür, el-Müheymin’dir, eş-Şekûr’dur, el-Evvel’dir, el-Ahîr’dir…

İşte Rabbi; vereni, bol bol vereni, yüreğini ve sahip olduklarını ihtiyacı olana sunanı, yetimi okşayıp dara düşene koşanı, karşılıksız lutfedeni; Allah’ın yolundan gideni, hakkı bilip bâtıldan uzaklaşanı, güzel amelde kendisiyle yarışanı ve Güzeller Güzeli’ni ve O’nun yarattığı güzellikleri tasdik edeni müjdeledi: “Kim bağışta bulunur ve kötülükten sakınırsa, (kim) en güzel olanı doğrularsa biz de ona iyilik yolunu kolaylaştırırız.”

Onlar, bu dünyada da ahirette de zilletten kurtulur. Onlar cenneti hak eder ve Rabbi de muttakilere cennete giden yolu kolaylaştırır.

Güzel olan her şeye ulaşmak, güzel olanı yaşamak, güzelle güzelleşmek, güzelliklerle dirilmek…

Güzellikler deryasına dalıp yunup yıkanarak ak u pak olmak…

Küfrden imana giden her yol ona açılır.

Ve cimriler…

O’nun el-Kerîm, el-Mâcid ve es-Samed olduğunu unutanlar…

Vermeden avuç açanlar…

Hayrı değil şerri avuçlayanlar…

Gafletle avuçlarına ateş dolduranlar…

Onlar ki…

Cimrilikleriyle adem kuyusunun dibini boylarlar.

Onlar ki…

Cimrilikleriyle zorlukların en zoruyla, yoklukların en yoğuyla karşılık bulurlar.

Onlar ki…

Bedelini ödemediklerinin bedeline razı olmak zorunda kalırlar.

Onlar ki…

Birkaç hurmayı komşunun yetimlerinden esirgemeyi, öbür dünyada yetim kalmamaya tercih ederler.

Onlar ki…

Hurma bahçesini bir hurma ağacıyla takas edip ağacı komşunun yetimlerine bağışlayan ve cenneti kazanmayı arzulayan Sabit bin Dahdah’ın gördüğünü göremezler.

İşte onlar, “(Cehennem) çukuruna yuvarlandıkları zaman malları onları kurtarmayacaktır.”

İşte onlar, hüsrana uğrayacaklardır.

Ve Allah doğru yolu gösterdi.

Çünkü her şey öncesinde de sonrasında da O’nun tasarrufundadır.

Çünkü O, el-Velî’dir, olan biten her şeyi idare eder; çünkü O, er-Reşîd’dir, işleri idare eder ve sonuca ulaştırır; çünkü O’ el-Hakem’dir, hüküm yalnız ve yalnız O’nundur!

Ve cimri, ve yoldan çıkmış âdemoğlu şiddetli bir şekilde tutuşturulmuş ateşe karşı uyarıldı. Ateş onları değil onlar ateşi kışkırttı. Cehennem ateşini mallarıyla harladılar.

O azgınlar yalanlayıp yüz çevirdiler, yüz çevirip yalanladılar. Ancak Allah, es-Semî, her şeyi işitendir. Hakikati hakkıyla bilen… Gizliyi de âşikârı da…

Yoldan sapmayanlar için ateş, serin sularmış gibi geçip üzerinden gidecekleri bir yol… Malını verip arınan, arınıp kurtulan, kurtulup kurtaranın işi çok kolay.

Cömert kişi vermiş ve verdiğiyle yüklerinden arınmıştır. O, elindekini asıl sahibine teslim etmenin hafifliğiyle, dalları budanmış ve meyveye durmuş ağaçlar gibidir. Kazandığı kaybettiğinden kat be kat değerlidir. Çünkü verirken almayı ummaz ve ardına bakmaz, verdikten sonra da verdiğinin başına kakmaz.

Rabbinden razı olarak Rabbine rıza gösterir. Rabbi ondan razıyken kendisi de razı olunanlardan olur.

                                                           ***

Rabbim bizi senden razı et ki Sen de bizden razı olasın. Yoksa varlığımızın ne ehemmiyeti olur. 

 

“Sûre-i Leyl” karanlık gecelerimizi aydınlığa kavuşturup kararmış kalplerimizi nûruyla cilalasın.

İlgili Yazılar:

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.