Add new comment

Banka Promosyonu

Soru: Bankalar, devletin yaptığı bir düzenlemeyle maaşlarını kendilerinden alan memur, işçi ve emeklilere promosyon ödemektedir. Bu promosyonu alıp kullanmak caiz midir?

Cevap: Banka promosyonları konusunda görüş belirtenlerin üç görüşe ayrıldığı (ya da bu konuda üç farklı görüş belirtmenin mümkün olduğu) söylenebilir. Önce görüşleri kısaca delilleriyle zikredip tercih ettiğim görüşü belirteceğim.

Birinci görüş: Banka promosyonunu alıp kullanmak caiz değildir.

Banka, kişinin maaşını birkaç gün önceden teslim alıp işletme karşılığında ona bir bedel ödemektedir. Bankaların büyük bir kısmı bunu faiz, repo vb. yollarla çalıştırmakta, paradan para kazanmakta, sonra da maaşını kendisinden alan memura faizden elde ettiği bu kazançtan vermektedir. Burada düzenlemeyi devletin yapmış olması promosyonu meşru kılmaz. Yine vatandaşın parasını kendisinin bankaya yatırmamış olması da paradan para kazanmayı meşru kılmaz.

İkinci görüş: Banka promosyonunu almak caizdir.

Faizden söz edebilmek için kişinin bankaya parayı bizzat yatırmış olması, yatırırken vâdeli / faizli işlem yapmayı bizzat istemesi gerekir. Burada kişi parasını bankaya kendisi yatırmamış, promosyon alma şartını da bankaya kendisi ileri sürmemiştir. Bu ödeme tamamen devletin yaptığı bir düzenleme gereği yapılmaktadır. Bu şartlar altında kişinin banka promosyonunu kullanması caizdir.

Üçüncü görüş: Ayrım yapan görüş

Her ne kadar vatandaş, banka ile faizli / vadeli para yatırma sözleşmesi yapmamış olsa bile netice itibarıyla promosyon, bankanın paradan para kazanmasının neticesinde verilmektedir. Banka bu bedeli vatandaşa, yaptığı bir iş [emek], kâr-zarar ortaklığı ya da hibe olarak değil tamamen paradan para kazanma sebebiyle vermektedir. Bu sebeple bu para aslı itibarıyla gayr-i meşrûdur. Bununla birlikte bu para bankaya bırakılamaz. Çünkü bu, bankayı iki kere ödüllendirmek anlamına gelir. Zira bir yandan maaşın birkaç gün önceden yatırılması sebebiyle banka bu parayı işleterek kazanmakta, diğer yandan kişi kanunen kendisine verilen hak olan promosyonu bankaya bırakmaktadır.

Bu durumda, promosyon bankadan alınır ve şuna bakılır: Kişinin kendisi "fakir" ise bu promosyonu kullanabilir. Fakir değil ise fakir-fukaraya verir. Bunu yaparken zekât ve sadakaya niyet edemez, yani ödenmesi gereken zekâtını bu paradan ödeyemez. Fakir olmayan kişinin promosyonu kendisinin kullanması haramdır. Fakirliğin somut ölçüsü ise zekât alabilecek durumda olmaktır. Zekât alabilecek durumda olan kişi, promosyonu alıp kullanabilir. Kişi kendisinin "zekât alabilecek derecede fakir" olup olmadığı konusunda kendi vicdanı ile başbaşadır.

Bu şartlarda promosyonun kullanılabileceğini savunanlardan kimileri kullanım alanı konusunda bir ayrım yaparak yeme-içme gibi şeylerde değil de faturalar, kira vb. giderlerde kullanılmasını uygun görmüşlerdir. Kimileri ise bu konuda bir ayrım yapmamışlardır.

Tercih:

Bir ihtimal tüketme yöntemiyle meseleye baktığımızda promosyon konusunda şu ihtimaller düşünülebilir:

1. Promosyonu almayıp bankada bırakmak. Bu makul ve mantıklı değildir.

2. Promosyonu alan kişinin muhtaç olup olmadığına bakmaksızın onu kullanmasını caiz kabul etmek. Bu, promosyonun aslen gayr-i meşru olduğu görüşü ile bağdaşmaz.

3. Promosyonu alan kişinin muhtaç olup olmadığına bakmaksızın başkalarına [fakir - fukaraya] vermesini zorunlu tutmak. Kişinin kendisi fakir ve muhtaç durumda iken bunu başkasına vermesini istemek makul ve mantıklı değildir.

4. Promosyonu alan kişi muhtaç ise kullanmasına izin vermek.

Burada en makul ve mantıklı davranış bu sonuncu ihtimaldir. Bu tercihime rağmen,

a) "İnsanlar sana fetva verse de sen kalbine danış!" hadisi,

b) "Seni şüphelendiren şeyi bırak, şüphelendirmeyeni al" hadisi,

c) Faiz şüphesini bile faiz gibi değerlendirip uzak durma ilkesi,

Gereğince kendisi muhtaç durumda olsa bile bunu kullanmak istemeyen, başkalarına vermeyi uygun gören kişinin durumu da saygı duyulacak bir davranıştır.

Muhtaçlığı sebebiyle bu parayı kullanma durumunda olan kişinin ileride elinin bollaşması halinde kullandığı para miktarını fakir fukaraya bağışlaması gerekli olmamakla birlikte vera'ya [şüphelilerden uzak durmaya] ve takvaya en uygun davranıştır.

Âlimlerimizin geneli haram olan kazancı başkasına verme durumunda o kişinin bunu yeme-içmede kullanması ile diğer yerlerde kullanması arasında bir ayrım yapmamışlardır. Bununla birlikte yine vera' ilkesi gereğince kişi bunu yeme-içmede kullandığında psikolojik olarak kendisini rahatsız hissediyorsa diğer yerlerde kullanması daha iyidir. Vallahu a'lem.

Not:

Bu yazı bir fetva değil, konuya ilişkin akıl yürütmedir. Her türlü değerlendirmeye ve katkıya açıktır.

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.