“And olsun, size, Allah’ı ve ahiret gününü umanlara ve Allah’ı çokça zikredenlere, Allah’ın Resulü’nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb 33/21)
Peygamber Efendimiz (sas)’in örnekliği hayatımızın her alanını kuşatır. O (sas) devlet başkanı olma yahut orduyu komuta etme gibi görevlerinin yanı sıra örnek bir aile reisi idi. Sevgi ve şefkat deryasında büyüttüğü çocukları ve torunları ile oynayan, onlarla çocuklaşmaktan lezzet alan; ömürlerinin her safhasında “Arkanızda hayatınızın çınarı babanız var.” mesajını veren; müşfik, adil bir baba… Hanımlarına her zaman anlayışla, sabırla muamele eden; her hâli ile iyiyi ve güzeli pekiştirerek huzuru ve mutluluğu temin eden mükemmel bir eş… O (sas) aile içi huzuru ile ümmetine en güzel örnek oldu.
Ne mutlu hayatını Peygamberî nizam ışığında yaşayan ve kendilerinden sonraki nesillere de bu mirası sunabilen Müslümanlara…
Efendimiz(sas)’in aile hayatına dair uygulamalarını örneklerle izaha çalışalım:
1- Çocukları ve Torunları ile Olan İlişkileri
Peygamber Efendimiz (sas) hem kız hem erkek çocuk babası idi. Kasım, Tâhir (Abdullah), Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma Hz. Hatice(ra)’den; İbrahim ise Mâriye’den dünyaya gelmiştir. Efendimizin nesli, çocuklarından sadece Hz. Fatıma (ra) ve onun çocukları olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etmiştir.
Efendimiz(sas)’in çocuklarına olan ilgisi doğumlarından itibaren başlar. Yeni doğan çocukların kulaklarına ezan okur,[1] onlara güzel manalı isimler takar[2] ve onlar için akika kurbanı keserdi.
Çocukların oyunlarını asla bölmez, oynamaları için onlara müsaade ederdi. “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın.” buyurarak çocukların eğlenmelerini ve eğlendirilmelerini isterdi. Bunun pek çok örneğini serdetmek mümkündür. Efendimiz (sas) onları gerek evde gerekse camide bazen sırtına bazen de karnının üzerine alır eğlendirirdi.[3] Hatta namaz kılarken bile çocukları omzunda ya da sırtında tuttuğu olurdu.[4]
Peygamber Efendimiz (sas) çocuklarına ve torunlarına olan sevgisini açıkça ifade ederdi. Efendimiz (sas), kızı Hz. Fatıma (ra) yanına geldiğinde kalkar, elini tutar, kendisini öper ve yanına oturturdu.[5] Sahabilerden el-Akra b. Habis, Hz. Peygamber(sas)’i Hz. Hasan’ı öperken görmüştü. “Doğrusu benim on çocuğum var, hiçbirini öpmemişimdir!” diyerek acı bir gerçeği ortaya koymuştu. Efendimiz(sas)’in cevabı şöyleydi: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez!”[6]
Peygamber Efendimiz (sas) çocuklarına çok düşkün bir baba idi. Sefere çıkışında ve geri dönüşünde mutlaka ailesinin yanına gider; orada bulunmayan, uzakta olan evlatlarının hâlini araştırırdı. Hz. Rukiye (ra) eşi Hz. Osman (ra) ile Habeşistan’a hicret ettiğinde onlardan haber alamadığı zamanlar o taraftan gelenlerle konuşur, haberlerini araştırırdı.[7]
Çocuklarının hem sevinçlerini hem de kederlerini paylaşırdı. Onların yanında olmaya gayret ederdi. Hatta bir seferinde Hz. Fatıma (ra) ile Hz. Ali(ra)’nin arasında bir kırgınlık sebebi ile baş gösteren aile huzursuzluğunu, araya girerek önlemiş, onları barıştırmıştı.[8] Bir baba olarak çocuklarını her zaman koruyup kollamıştı. Kızlarını evlendirirken onların eş seçiminde, düğünlerinde onlarla hep alakadar olmuş ve onlara bir baba olarak gereken hassasiyeti göstermişti.[9]
Efendimiz (sas) çocuklarının ve torunlarının her türlü eğitimleri ile ilgilenirdi. Onların peygamber çocuğu yahut torunu olmakla hiçbir ayrıcalık kazanmadıklarını vurgular, hükümleri uygulamalarında takipçileri olurdu. Peygamber Efendimiz (sas) bir hırsızlık olayı üzerine “Vallahi Muhammed’in kızı Fatıma da hırsızlık yapsa onun da elini keserim!” buyurmuştu.[10] Sabah namazına giderken kızı Hz. Fatıma(ra)’nın kapısının önünden geçer ve onları namaza çağırırdı.[11]
Efendimiz (sas) çocukları ve torunları arasında asla ayırım yapmaz onlara eşit davranmaya çalışırdı. Bir gün Efendimiz (sas) Hz. Fatıma(ra)’nın evine gitmişti. Hz. Hüseyin içecek bir şey istemişti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sas) bir koyun sağmaya yönelmiş, Hz. Hasan da onun yanına gelmişti. Ama Efendimiz (sas) sağdığı sütü ona vermedi. Bunun üzerine Hz. Fatıma (ra); “Hz. Hüseyin’i mi daha çok seviyorsun?” diye sormuş ve şu cevabı almıştı. “Hayır, o (Hüseyin), ondan (Hasan) önce istemişti.”[12]
Evlatlarına ve torunlarına bu kadar düşkün olan Efendimiz(sas)’in en kederli zamanları, bir baba olarak evlatlarını toprağın bağrına teslim ettiği zamanlar olsa gerek. Hz. Rukiye(ra)’nin ölümünde kabrinin yanında oturmuş, ablasının ölümüne ağlayan kızı Fatıma(ra)’nın gözyaşlarını siliyordu.[13] Oğlu İbrahim’in ölümüne ağlamış; “Göz ağlar, kalp üzülür; fakat biz Allah’ın rızasına uymayan söz sarf etmeyiz. Vallahi, ey İbrahim, ölümün sebebiyle hepimiz üzgünüz!” buyurmuşlardı.[14]
2- Hanımları ile Olan İlişkileri
Aile reisi olarak Hz. Peygamber(sas)’in sabah ve ikindi namazlarından sonra tek tek hanımlarını ziyaret ettiğini, onlarla özel görüşmeler yaptığını biliyoruz. Ayrıca akşamları bütün hanımlarının topluca bir araya gelerek sohbetlere iştirak ettiklerini görüyoruz. Bir gün içerisindeki bu görüşmeler, Efendimiz(sas)’in, hanımlarının meseleleriyle ne derece alakadar olduğunu göstermektedir.
Efendimiz (sas) aile içinde şakalaşmalara katılmış ve mizahla gelen rahatlamanın yaşandığı ortamları teşvik etmişti. Bir gün Hz. Âişe (ra), Efendimiz (sas) için bulamaç pişirir. Yanlarında bulunan Sevde Validemize (ra) de ikram eder; ancak o imtina edince “Yemezsen yüzüne bulayacağım.” diye tehdit eder. Sevde Validemiz (ra) yememekte ısrar edince, bulamaçtan alıp Sevde(ra)’nin yüzüne bular. Efendimiz (sas) bu manzaraya güler ve Sevde(ra)’nin eline bulamaç koyarak “Ne duruyorsun, sen de onun yüzüne sür.” buyurur. Sevde (ra) de Hz. Âişe(ra)’ye sürer. Efendimiz (sas) ona da güler.[15] Huzurun pekiştireceği ve kalıcı olmasını temin edeceği aile içi eğitimde, fertlerin meşru dairede eğlenmesi ve dinlendirilmesine de dikkat etmek gerekmektedir.
Efendimiz (sas) hanımları ile yakından ilgilenir ve onlara kıymet verirdi. Hanımlarının faziletlerini söylerdi. Onlara hayvana binerken yardımcı olurdu.[16] Bir gün yemeğe davet edilmişti de davetin kabulünü “Hanım da olursa” şartına bağlamıştı.[17] “Ahlakı en güzel olanınız hanımına en güzel davrananınızdır.”[18] buyurarak konunun önemini, imanın kusursuzluluğuna bağlayarak ifade etmiştir.
Eşlerinin yakınlarına da itibar eder, zaman zaman onlara hediyeler takdim ederdi. Eve uğrayan yaşlı bir hanıma Efendimizin gösterdiği ilginin sebebini merak eden Hz. Âişe (ra) Validemiz onun Hz. Hatice(ra)’nin arkadaşı olduğunu öğremişti. Hatta Resûl-i Ekrem Efendimiz (sas) her koyun kesişinde Hz. Hatice(ra)’nin arkadaşlarına da bir pay gönderirdi.[19]
Efendimiz (sas) eşlerinin kıskançlıklarına da hoşgörü ile yaklaşmış ve onlara sabırla muamelede bulunmuştur.
Efendimiz (sas) ev içinde şahsi işlerini yine kendisi yapardı. Ayakkabılarını tamir eder, elbise yamar, elbiselerini temizler, koyun sağar, çocuk bakımına iştirak ederdi.[20]
Zor zamanlarda hanımlarıyla istişare ederek onlara verdiği değer ve önemi fiili olarak da ifade ederdi. Hudeybiye’de sulh yapılıp o yıl umre yapmama kararı çıkınca ashabın memnuniyetsizliği görülmüştü. Ümmü Seleme Validemizle (ra) istişare eden Peygamber Efendimiz (sas), onun “Ya Resûlallah sen kalk, kurbanlığını kes, onlar sana uyacaklar ve kurbanlarını kesecekler.” sözünü dinler. Gerçekten de ashab, Peygamberimizi takip eder.[21]
Aile müessesesi, dinimizin de ortaya koyduğu gibi ancak karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü ile kâim olabilecek bir yapıdır. Bu düsturların hayata aksettirilmesi adına Efendimiz (sas) bir numune-i imtisal olmuştur.
[1] Müsned, 6/9.
[2] Müslim, Fedâîl 62.
[3] Mecme’u’z-Zevâid, 9/181-182.
[4] Buhârî, Salât 106.
[5] Ebû Dâvûd, Edeb 144.
[6] Müslim, Fedâil 65.
[7] Usdu’l-Ğâbe 7/114-115.
[8] İbn Sa’d 8/26.
[9] Nesâi, Nikâh, 7.
[10] Müslim, Hudûd 8.
[11] Tirmizî, Tefsir, 34.
[12] Müsned 1/101.
[13] Müsned,1,335.
[14] Müslim, Fedâil,62.
[15] Heysemi, Mecmau’z-Zevâid 4, 315-320.
[16] Buhârî, Megâzî 38.
[17] Müslim, Eşribe 139.
[18] Tirmizî, Radâ’ 11.
[19] Tirmizî, Birr 70,2018.
[20] Buhârî, Ezan, 44.
[21] Vâkıdi, el-Megâzî 2/613.
Add new comment