Uzlaş(ma)!

Ayağında prangalar olsa bile sen Hakk’a yaklaş.

Şeytandan öte insanların vaadine kanma!

Ne vadi dolusu altın ne kucak dolusu yalancı sevgi ne şan şöhret vaadi.

İblis’in davet ettiği yol, çiçeklerle bezeli de olsa sen hızla uzaklaş!

 

Bak, saat yaklaşıyor yavaş yavaş…

Nefsine uyma! Nedir bu dünya hırsı nedir bu telaş?

 Eşya mı sana sen mi eşyaya hizmet etmekte…

 Yoksa toprağın olacak şu güzelliğin mi seni esir etmekte?

Aynı anadan doğup olsan da karındaş;

Dünyalıların hepsi mezara kadar yoldaş.

 

Alınacak nefesin, yutulacak lokman belli.

Çalış çabala kazan.

 Aman sakın ha, elini senin olmayana uzatıp ağrıtma baş!

Gerekirse çocuklarının karnına bağla taş; haram lokma yeme!

 Bil ki lezzetli olsa da o zehirli bir aş.

 

Büyük cihad yolunda nefsinle sonuna kadar savaş.

Sonu mutlak hayır.

 Meleklerle olursun adaş.

 Ama ‘yasak ağaç’tan hızla uzaklaş.

 Şeytandan dost olsaydı; Âdem’e olurdu sırdaş.

 

Saat yaklaşıyor Hakk’a ulaş.

Ezanla çağıran birini gördün mü bil ki o arkadaş.

Kinini, hasedini, hırsını kapıda bırakıp ona yaklaş.

Mahşerde gölgede kalmak istersen eğer,

 Durma, en sıcacık gülümsemenle selamlaş.

 

Senden kalacak tek hatıra olmasın mezarında dikili taş.

Hayır işlemek için aranmaz yaş baş. 

İnsanlara iyilik et, sıkıntı gider, akrabanı dolaş.

 Kimseyi kırma, ayıplama; dalga geçeyim derken kaldırma kaş.

Tevbe et, yönel Hâlık-i zû’l-Celâl’ine;

Gözünde iki damla yaş…

Yazar: 

Add new comment

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.