Gözden Irak Gönle Yakın

  Mervenur BARUTÇU -

Sabah namazı vakti daha bir duyguluyum şimdi, daha bir hüzünlü… 

O’ndan sabah namazını kıldıktan sonra ayrıldım ben, ne kadar ağlasak, ne kadar zorlansak da olmadı. Ayrılık vaktiydi çünkü gitmemiz gerekti… Mekke’de geçirdiğimiz her gün “Nasıl ayrılacağız buradan?” diye sorardık birbirimize, evet nasıl ayrılacağız buradan? Nasıl ayrılabiliriz aşk kokan diyardan? Nasıl ayrılabiliriz ibadet dünyasından? Nasıl ayrılabiliriz ki rüyalar ülkesinden? Ama zamanıydı işte, vakit gelmişti… Sabah namazı son namazımızdı orda, İmam Mahir’in arkasında…  Ve son tavafımızı yapacaktık, ne kadar istemesek de veda tavafını.  Veda mı?  Hayır hayır. Veda değildi bu, sadece ayrılık. Ona tekrar kavuşabilmek için ayrılık, onun özlemini çekip, gözyaşı dökebilmek için ayrılık…   

Son tavaf yapılacaktı… O’nun yanında son dönüşümdü artık, Hacerü’l-Esved’e verdiğim son selamımdı.  Dönerken etrafa son bakışımdı, Senin yanında hissettiğim son duygulardı… Evet çok zordu, çok acı veriyordu. Vakit ayrılık vaktiydi…  Son tavaf namazımı kıldım Makam-ı İbrahim’de.  Kâbe’ye gözlerim değerek başladığım son namazımı… Ellerimi açtığımda Yüce Rabbime kelimeler kendiliğinden çıkıveriyordu dudaklarımdan, yaşlar kendiliğinden boşalıyordu gözlerimden. Allahım tekrar nasip et, Rabbim tekrar gelebilelim. Allahım lütfen… Allahım lütfen… İnanmak istemesek de ayrılıktı bu. Duamızı yapıp samimi bir “âmin” çektik yüreğimizden. Gitmemiz lazımdı artık. Gidiyorduk Kâbe’m, ayrılıyordum senden… O kadar çok alışmışken gidiyordum ben, gözlerim sana doyamazken gitmem gerekiyordu. Ama gidemiyordum. Alamıyordum gözlerimi senden, kapıdan çıkana dek dönüp dönüp baktım sana. Gitmek istemiyordum. Ama gidiyordum… Kapıya vardığımızda arkama baktım bir daha, son bakışımdı. Son kez dokundum gözlerimle sana. Son kez gözlerimle hissettim seni, tekrar sevdim, tekrar hayran kaldım güzelliğine…

Ayrıldım senden Kâbe’m, ama bu sadece ayrılık. Rabbim senin hasretini çekip, sana tekrar kavuşabilmek için ayırdı bizi. Ve biliyorum ki bir gün tekrar kavuşacağım sana, tekrar öpeceğim seni doya doya, hani şu bir türlü içime sığdıramadığım kokun var ya. Evet, işte o koku, onu bir gün tekrar içime sığdırmaya çalışacağım… Seni soluma alıp, tekrar tavaf yapacağım inşallah. Kana kana içeceğim zemzemi. Hicr-i İsmail’e gireceğim, Hacerü’-l Esved’e selam vereceğim…

Kim bilir ne zaman bitecek bu hasret? Rabbime yalvarıyorum her gün, istiyorum seni her duamda. Yakındır inşallah Kâbe’m, uzak olsa da önemli mi ki? Gözüm görmüyor ama gönlümdesin canım Kâbe’m. Gönlümün derinliklerine hapsettim seni, kalbimde saklıyorum… Ben her namazımda sana bakıyor, her gün belki binlerce tavaf ediyor, sana yüzlerce kez dokunuyorum. Kalbimde yaşıyor, kalbimde öpüyorum seni ben. Gözümden ırak olabilirsin ama gönlümden değil Kabe’m. Allah gönülden ırak eylemesin seni. Senin aşkınla gözyaşı dökebilmek hiç eksik olmasın benden. Sana tekrar kavuşacağım günü sabır ve dua ile bekliyorum…

Sözlerin Gözlerden Aktığı Yer

“Ey Mekke, sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı ve bana en sevimli yerisin; eğer çıkmak zorunda bırakılmasaydım, senden ayrılmazdım.’’

Allah Rasulü’nün sözleri düşüyor damla damla  yüreğime… O da senden ayrılırken çok zorlanmıştı… Seni asla terk etmek istememişti… Ama ayrılmak zorundaydı… Seni bırakıp gitmek onun da kalbini acıtmıştı… O’nun için de, vakit ayrılık vaktiydi…

O’nunla aynı duyguları paylaşmış olmak mutlu etti bir anda yüreğimi. Allah Rasulü’nü ve hiç düşünmeden hicret eden Rasûlullah Dostları’nı düşündüm. Zaman ve mekânlar aynı olmasa da anıları yüreğimizde taptazeydi. Bastığım bu yerlere onlar da basmıştı, sanki birazcık eğilsek ve yaklaşsak ayak izlerini görebilecek gibi hissediyorduk kendimizi…

            Bu duygu gerçekten çok eşsizdi, bu duygunun tarifi olamazdı, bu duygu bambaşkaydı. O’nu görmeden seven milyonlarca insandan sadece biriydim ben… O’nu görmeyi çok isteyenlerden fakat göremeyenlerdendim. Yine de Rasûlullah’a olan sevgi, O’nu göremesek de çok güzeldi… O’nu bütün kalbimizle hissederek sevebilmek, sevgilerin en güzeliydi…

“Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.” demişti Rasûlullah Efendimiz.

Biz O’nu görmeyi ne kadar istemişsek, İki Cihan Serveri de yüzyıllar öncesinden bize seslenmiş, ben de sizi görmeyi çok isterdim demişti… Şimdi tek umudumuz O’nun kardeşlerim dediği kişilerden olabilmek…

Bu düşüncelerle yolculuk yaparken Medine göründü uzaklardan. Medine; Peygamber’e (s.a.v) ev sahipliği yapan kutlu şehir… Medine, gül kokulu şehir… Medine, peygamberin her an hissedilebileceği nurlu şehir…

Ve Ravza-i Mutahhara… Allah Rasülü’nün cennet bahçesi… Bir an önce ziyaret etmek istiyor kalbim, O’nunla buluşacak olmak heyecanlandırıyor yüreğimi… Diğer yandan O’nun yüzüne nasıl bakacağım, diye düşünüyorum. O’nunla buluşmaya ne kadar hazırım ki? Bu buluşmayı gerçekten hak ediyor muyum? Sünnetlerine ne kadar özen gösteriyorum? Kendime sorduğum bu sorularla boynum bükülüyor, utanıyorum, kendimi çok aciz hissediyorum…

Adım adım yürüyorum, çok ama çok heyecanlıyım. Şimdi sözlerin gözlerden aktığı yerdeyim… İlk selamımı veriyorum yüreğim lime lime…

Es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ Rasûlallah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ habiballah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke rahmeten li’l- âlemîn…                      

Add new comment

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.