Hz. Peygamber (sas)’i Yazanlar – Mahmûd Es’ad Seydişehri

Bu konuyla ilgili yazı serimize merhum Ahmet Cevdet Paşa ile başlamıştık. Bu sayıda konu edindiğimiz müellifimiz, İbn-i Haldun ekolu ve Cevdet Paşa tarzının takipçisi, hukukçu, devlet adamı ve tarihçi kişiliğiyle maruf Mahmûd Es’ad Efendi’dir.

1856’da Konya’nın Seydişehir ilçesinde doğmuştur. İlimle iştigal eden bir aileye mensuptur. İlk tahsilini ve temel bilgilerini memleketinde aldıktan sonra, eğitim hayatına İstanbul’a gelerek Fatih Medresesi’nde devam etmiştir. Bunun yanında teknik anlamda kariyer sahibi olduğu askerî idadî ve Mekteb-i Harbiye’de okumuştur. Bilahare yeni açılan Mekteb-i Hukuk’a devam ederek iyi bir derece ile buradan mezun olmuştur.

Memuriyet hayatına İstanbul’da öğretmen olarak başladı. Hukuk mektebini bitirince İzmir Bidayet Mahkemesi reisliğine atandı. Burada on yıl görev yaptı. İzmir’de hâkimliğin yanı sıra, eğitim ve kültür hayatında yer alarak öğretmenlik, gazete nâşirliği ve yazarlığı, kitap telifi ve tercümeler yaparak, ilim ve fikir dünyasında yerini aldı. Yeni bir görevle İstanbul’a avdet etti. Ricâl-i devletten olmak üzere, çeşitli kademelerde önemli görevlerde bulundu. Bunlardan en önemlisi Defter-i Hakanî nâzırlığıdır. Bu görevde iken “Mahmûd Es’ad Efendi Kanunları” olarak bilinen tapu kadastro ile ilgili altı adet kanunun çıkmasına öncülük etti.

Mahmûd Es’ad Efendi, her ne kadar ricâl-i devletten olsa da, kendini eğitim ve öğretim hayatından vâreste tutamamıştır. Dersiâm payesini aldığı günden vefat ettiği altmış dört yaşına kadar hocalık görevini devam ettirmiştir. Vefat ettiğinde, Isparta mebusluğu ve Mekteb-i Kudât hocalığı gibi görevleri bulunmaktaydı.

Mahmûd Es’ad Efendi ilmî merakını ve araştırmacı anlayışını kitap telifi ile taçlandırdı. Bu manada kaleme aldığı ilk eseri, Usulü Hadis kitabıdır. Bu eser, döneminde yazılan Türkçe usul kitaplarının ilklerindendir. Bu eseriyle Ahmet Cevdet Paşa’nın iltifatına mazhar olmuştur. Sahip olduğu ilmî merakı onu başta İngilizce, Fransızca ve Almanca olmak üzere pek çok lisânı öğrenmeye sevk etti. Bu üç dili, tercüme yapacak ve bu dillerde yazı kaleme alacak kadar iyi öğrendi. Döneminde, başta ders kitapları olmak üzere ilim ve fikir dünyasında yankı uyandıran eserleri İngilizceden ve Fransızcadan Türkçeye tercüme etti. Telif ve tercüme olmak üzere birçoğu ders kitabı formatında, 37 eser yazmaya ve tercüme etmeye muvaffak oldu. Bununla beraber dergi ve gazete yazarlığı da yaptı. Mehmet Akif Bey’in başmuharriri olduğu Sırât-ı Müstakîm (Sebilürreşâd) dergilerinde makaleleri yayımlandı.[1]

Mahmûd Es’ad Efendi ileri görüşlü, zeki, yeni gelişmelere açık, ilgi alanı geniş, yaşadığı dönemin ilmî ve fikrî gelişmelerine kayıtsız kalmayan bir anlayışa sahiptir. Bu durum kaleme aldığı eserlerde net olarak görülmektedir.

Mahmûd Es’ad Efendi’nin tarihçiliği Ahmet Cevdet Paşa tarzına, dolayısıyla İbni Haldun ekolüne dayanır. Tarihle ilgisi, okullara İslâm Tarihi ders kitapları yazmakla başlamış, daha sonra 1900 yılında açılan Dârü’l-Fünun Edebiyat Şubesi Tarih-i Din-i İslâm müderrisliğine atanmasıyla akademik olarak önemli bir boyut kazanmıştır. Bunu, ders notları olarak kaleme aldığı “Tarih-i Din-i İslâm” adındaki eserinde görmekteyiz.[2]

Tarihçilik anlayışı: Seydişehri’nin ilmî kimliği ve dirayeti, tarihçiliğinde daha açık görülmektedir. Müderrisi olduğu Tarih-i Din-i İslâm derslerini okuturken bu sahadaki araştırmalarını akademik bir anlayış ve ilmî bir metotla yaptı. İhtisas alanı olarak seçtiği tarih ve İslâm tarihçiliği için; “Tarihin fertlerle alakası vardır, insanın ömrünü geçmişe doğru bereketlendirir. Geçmişteki ahval ve hâdiselerde hazır bulunmuş gibi fikrine genişlik verir. Günlük hâdiselerin, geçmişin meçhul derinliklerine doğru uzanıp giden sebeplerine dair malumat vererek insanın arama, bulma arzularını tatmin eder. İslâm dininin tarihi, İslâmî kaidelerin teessüs ve teşekkül şekline dair faydalı bilgiler vererek insanı taklit çukurlarından gerçek bilgi derecesine çıkarır. Dinî fikirlerine kuvvet verir. Ümmetin büyüklerinin güzel ahvalini, takdire değer davranışlarını, bakmasını bilenlerin gözleri önüne, örnek alınacak birer numune olarak koyar.”[3] şeklinde yapılan tespitlerle tarihçilik anlayışını öğrenmekteyiz. Tarz olarak öğretici tarihçilik onun nazarında öne çıkmaktadır.

Tarih-i Din-i İslâm: Dâr’ül-Fünun, Ulûm-u Âliye şubesinde okutulan derslerin yer aldığı üç ciltten oluşan bir eserdir. I. cildi “Medhal”, bu eserin en önemli kısmıdır. Arap Yarımadası’nın coğrafyasını ve tarihini incelemektedir. İsmail Hâmi Dânişmend bu eseri; İzahlı İslâm Tarihi Kronolojisi adlı eserinde, bu sahada yazılmış eserlerin içinde Arap Yarımadası’nı etraflıca anlatan en geniş ve yeni bilgilerin yer aldığı eser olarak vurgulamaktadır. II. cilt, Mekke dönemini ihtiva etmektedir. Bu ciltte Hz. Peygamber’in doğumundan hicretine kadar elli üç yıllık Mekke hayatı anlatılmaktadır. III. ciltte ise, Hz. Peygamber’in Medine hayatı vefatına kadar yer almıştır. Eser hicrî kronoloji esas alınarak yazılmıştır. Bu eserin yazma nüshaları Süleymaniye Kütüphanesi İzmirli İsmail Hakkı bölümü, nr. 2485, yazma bağışlar bölümü, nr. 393, 2456’da üç defter olarak bulunmaktadır.

Mahmûd Es’ad Efendi Dâr’ül-Fünun Ulûm-u Âliye şubesinde okuttuğu ders notlarından meydana gelen bu eserini (Tarih-i Din-i İslâm), “Nurlu İslâm dininin, Resûl-ü Ekrem Efendimiz hazretleri tarafından ümmete nasıl tebliğ edildiğinden, asırdan asıra ne şekilde genişleyip yayıldığından bahseder.”[4] şeklinde tanımlamaktadır.

Eserin I. cildi, “Medhal” (Giriş) ismini taşımaktadır.  Eserin en önemli kısmını oluşturmakta ve Arap Yarımadası’nın coğrafyasını ve tarihini incelemektedir. İslâm öncesi Arap Yarımadası’nın içtimaî, medenî, dinî, siyasî, iktisâdî ve millî hayatı tetkik edilmiş olup coğrafî, maddî ve tarihî şartlar tahlil edilmiştir. Bu konular şu ana başlıklar altında altı bölümde incelenmiştir: I. Bölüm: Arap Yarımadası’nın Mevkii ve Hududu, II.  Bölüm: Arap Yarımadası’nın Etnografyası (Beşerî Durumu), III. Bölüm: Arap Yarımadası’nın Siyasî Durumu, IV. Bölüm: Arap Yarımadası’nın Medenî Durumu, V. Bölüm: Arap Yarımadası’nın Dînî Durumu, VI. Bölüm: Arap Yarımadası’nın Diplomasi Durumu.

“Medhal” yukarıdaki konuları, alanında tafsilâtlı bir şekilde inceleyen ilk Türkçe eserdir. İslâm dininin neşet ettiği cemiyetin ve kavmin yapısını ve hususiyetlerini araştırmak; mücadelesinin yapıldığı şartları, nasıl tebliğ edildiğini ve yayıldığını, hangi değerlerin muhafaza edildiğini, hangilerinin değiştirildiğini, değiştirilen müessese, inanç ve muamelelerin hangi nispette tadil edildiğini bilmek oldukça önemli bir husustur. İslâm’ın mahiyetini ortaya koyacak olan, bu cihettir. Türkçe tarih kitaplarında bu hususa ilk defa bu kadar çok ehemmiyet veren Mahmûd Es’ad Efendi olmuştur.[5]

Eserin II. cildi ise, Mekke dönemini ihtiva etmektedir.  Bu ciltte Hz. Peygamber’in doğumundan hicretine kadar elli üç yıllık Mekke hayatı, yedi bölüm ve ara fasıllarla anlatılmaktadır. Müellif, bu cildin yazılış amacını, “Hz. Resûlullah’ın yüce hayatlarını, yani doğumlarından âhirete göç etmelerine kadar geçen olayları içine alır. Peygamberimiz’in getirdiği dinin iki temel unsuru olan Kur’ân-ı Âzimüşşan ile Sünnet-i Seniyye’den bahseder.” şeklinde açıklamaktadır. Yedi bölümde anlatılan olaylar, şu ana başlıklardan oluşmaktadır: I. Bölüm: Hz. Peygamber’in Doğumundan Hz. Hatice ile Evlenmesine Kadar Geçen 25 Senelik Olaylar; II. Bölüm: Hz. Hatice ile Evlenmesinden Peygamber Oluşuna Kadar Geçen 15 Senelik Olaylar; III. Bölüm: Peygamberlikten Habeşistan’a Hicrete Kadar Geçen 5 Senelik Olaylar; IV. Bölüm: Habeşistan’a Hicretten Hz. Hamza ile Hz. Ömer’in Müslüman Olmalarına Kadar Geçen Bir Senelik Olaylar; V. Bölüm: Hz. Hamza ile Hz. Ömer’in Müslüman Olmasından Ebu Talib ile Hz. Hatice’nin Vefatına Kadar Geçen Dört Senelik Olaylar; VI.  Bölüm: Ebu Talib ile Hz. Hatice’nin Vefatından I. Akabe Beyatına Kadar Geçen İki Senelik Olaylar; VII.  Bölüm: I. Akabe Beyatından Hicrete Kadar Geçen İki Senelik Olayları konu edilmiştir.

Eserin bu cildi, Mekke dönemi olaylarının başlıca hülasasından ibarettir. Konuların maddeler halinde yazılması, hafızada yer etmesi ve konunun kavranması bakımından faydalı olmuştur. Ayrıca siyasî tarihin dışına çıkılarak, siyasî gelişmeler üzerinde tesirli olan fikrî, dinî, itikadî, ictimaî ve iktisadî meseleler üzerinde durulmuş ve esere bir nevi kültür tarihi hususiyeti kazandırma istikametinde gayret harcanmıştır.

Eserin III. cildi Medine dönemine ayrılmıştır. Bu ciltte, Hz. Peygamber’in on yıllık Medine hayatı ve İslâm’ın yayılışı kronolojik olarak konu edildiği gibi yıllara göre dinî hükümlerin tedricî olarak nasıl uygulandığı da anlatılmıştır. Müellif bu usul ile ilgili maksadını şöyle ifade etmektedir: “Birinci maksadın ikinci kısmını meydana getiren hâdiseler çok olmakla beraber, İslâm tarihi yönüyle büyük bir önem taşımaktadır. Anlaşılması kolay olsun diye bu hâdiselerin senelere bölünmesi ve her seneye ait hâdiselerin bir bölüme yerleştirilmesi uygun görülmüştür. Fahr-i Kâinat Efendimiz hazretlerinin Medine-i Münevvere’de bulunmaları, on seneden on gün noksan (dokuz sene, on bir ay, yirmi gün) ise de mübarek hicretleri hicretin ilk yılının Rebîu’l-Evvel’ine rastladığından son iki aylık hâdiseler ile Peygamberimiz’in vefatı on birinci seneye ait olmak üzere ayrı bir bölüm olarak kabul edildi. Bu sebeple elinizdeki bu ikinci kısım, her biri birer senelik hâdiseleri ihtiva etmek üzere on bir bölüme ayrılmış oldu.” şeklinde ifade etmektedir.

Bu cilt, Mekke dönemi anlatılırken takip edilen metot üzere yazılmış, konular maddeleştirilmek suretiyle zihinde kalıcı ve kavranılması kolay hale getirilmiştir.  Her yılın olayları arz ettiği öneme göre çeşitli açılardan ele alınıp tahlil edilmiştir.

Medine döneminin Mekke devrine göre farklı bir dönem olduğu dikkate alınmıştır. Bu dönem, birçok dinî emrin farz kılındığı, içtimâî, hukukî, iktisâdi olaylarla en önemlisi bir şehir devleti olgusu düşünülerek hâricî ve dâhilî münasebetlerin, İslâm’ın tebliğinin yanında cihat ve savaş kavramlarının fiilen vuku bulduğu, bununla beraber savaş hukukunun ortaya çıktığı, ayrıca müesseseleşme ve imar çalışmalarının da yaşandığı bir dönemdir. Bütün sayılan bu hususlar yıllar temel alınarak yeri geldikçe anlatılmıştır.

Mahmûd Es’ad Efendi, Tarih-i Din-i İslâm’ı yazmaya besmele ile başlamış (s. 4), besmeleden sonra Mâlûmât-ıİbtidâiyye (Hazırlayıcı bilgiler) başlığı altında İslâm Dini tarihinin mahiyeti, faydası, güvenilir oluşu ve taksimi hakkında bilgi vermiştir (s. 4-18). Bu başlık altında özellikle başvurduğu Mehazları kendi arasında dört gruba ayırarak vermiştir. Bunlar; Kitap ve Sünnet, Siyer kitapları, Müteahhirin’in eserleri şeklinde sıralanmıştır (s. 8-17).  Yararlandığı kaynaklar ve müellifleri hakkında değerlendirmelerde bulunmuştur. Bununla beraber mehazlar arasında zikretmediği fakat kendilerinden alıntı yaptığı kaynakları metin içinde veya dipnotta zikretmektedir. Eserin titiz ve dikkatli bir çalışma ürünü ve geniş bir araştırma mahsulü olduğunu gösteren diğer bir husus, dipnot kullanılması ve dipnota oldukça da çok müracaat edilmesidir. Bu da eserin ilmî bir hassasiyet anlayışı ile yazıldığını göstermektedir. Eserde göze çarpan bir husus da konuların önemi gereği güncel malumatlarla desteklenmesi ve mevcut halleri hakkında bilgi verilmesidir.

Seydişehri, Tarih-i Din-i İslâm’ın taksimini şöyle izah ediyor: “İslâm dininin ortaya çıkışı ve yayılışı Orta Çağlara ait olduğundan bu eserde umûmî tarihin ölçü taksimine itibar edilmeyerek kendine mahsus bir taksim seçilmiş; bir medhal, beş devre ve bir hâtimeye ayrılmıştır.” (s. 17). Taksimini şöyle sıralamıştır: “Medhal” Arap Yarımadası’nın coğrafya ve tarihine dairdir. Beş devirden I.’si Resûl-i Ekrem hazretlerinin Asr-ı Saâdetleri’dir. II. Hulafâ-i Raşidîn, III. Emevîler, IV. Abbasîler, V. Araplardan sonra gelen İslâmî Hükümetler devridir. Hâtime, İslâm medeniyetine dairdir.  Müellif yaptığı bu taksime göre Tarih-i Din-i İslâm’ın sadece Medhal ve I. devri olan Resûl-i Ekrem hazretlerinin Asr-ı Saâdetleri’ni yazmaya muvaffak olabilmiştir.

Tarih-i Din-i İslâm, kendi sahasında arz ettiği önem dikkate alınmak suretiyle günümüz diline uyarlanmıştır: A. Lütfi Kazancı-Osman Kazancı, İslâm Tarihi (Tarih-i Din-i İslâm), Marifet yayınları, İstanbul, 1982; Önder Akıncı, Tarih-i Din-i İslâm, Divan yayınları, İstanbul, 1983. Böylece eser zevât ve yayımcılar tarafından sadeleştirilmek suretiyle okuyucuların ve ilim dünyasının istifadesine sunulmuştur.

M. Ali SİPAHİOĞLU

 

 


[1] Hayatı ve eserleri için Bkz. (Seydişehir) . DİA. c.37. s. 25-27.

[2] Bkz. Ali Erdoğdu, Mahmûd Es’ad Efendinin Hayatı, Esreleri ve İslâm Tarihçiliğindeki Yeri,       (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) MÜSBE.

[3] Tarih-i Dini İslâm, c. I ( Medhal ),  s. 3.

[4] Mahmud Es’ad, Târîh-i Dîn-î İslâm, c. I ( Medhal ), s.  3.

[5] Süleyman, Uludağ, Târîh-i Dîn-î İslâm, ( Önsöz ), s.  9.

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.