Ashabın Dilinden Peygamberimiz

26 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah Efendimiz, üç şeyden hep uzak dururdu:

Çekişmekten,

çok konuşmaktan, 

kendisini ilgilendirmeyen şeyle meşgul olmaktan."

İmam Tirmizî, Şemâili Şerîf, III, 120


.

.

.

.

25 - Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:

"Allah Rasûlünün gülmesi tebessüm şeklindeydi. Bir tarafa döndüğünde bütün vücuduyla dönerdi. Yürürken ayağını yerden hızlıca kaldırıp basar, meyilli bir yerden iniyormuş gibi yürürdü."

Tirmizî, Menâkıb 10-12

.

.

.

.

24 Abdullah b. Selâm radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah aleyhisselâm'ın Medine'yi şereflendirdiği gün, insanlar 'Resûlullah geldi! Resûlullah geldi!' diye ona doğru koşarak gidiyordu. Onu görmek için ben de halkın arasına katıldım. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüzünü görür görmez, o yüzün sahibinin yalan söylemeyeceğini anladım."

Tirmizî, Kıyâmet 42

.

.

.

.

23 - Ebû Berze radıyallahu anh anlatıyor:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yatsı namazından önce uyumayı, yatsı namazından sonra da konuşmayı hoş karşılamazdı. 

Buhârî, Mevâkît 23; Müslim, Mesâcid 236

.

.

.

22 - Enes b. Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:

Sevgili Peygamberimiz, bir gün Sa'd b. Ubâde'nin yanına geldi. Sa'd radıyallahu anh derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Rasûlullah'a ikram etti. Efendimiz bunları yedikten sonra ona şöyle dua etti: 

"Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler duacınız olsun." 

Ebû Dâvûd, Et'ime, 54

.

.

.

21 - Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. 

Kendisine:

- Niçin kendini bu kadar yoruyorsun, ey Allah’ın Resûlü? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır, dedim.

- “Şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.

Buhârî, Tefsîru sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81.

.

.

.

20 - İbni Ebî Evfâ radıyallahu anh anlatıyor:

"Peygamberimiz çok zikreder, boş sözden sakınır, namazı uzatır, hutbeyi kısa yapardı. Dullarla ve gariplerle beraber yürümekten çekinmez, onların ihtiyaçlarını mutlaka karşılardı."

(Nesâi, Cuma, 31)

.

.

.

19 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:

"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemekte hiçbir zaman kusur aramazdı. İştahı varsa yer, canı çekmiyorsa yemezdi."

(Buhârî, Menâkıb, 23)

.

.

.

18 Enes b. Mâlik anlatıyor:

"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, çocukların yanından geçerken onlara selâm verirdi."

Buhârî, Vudû’ 31, Salât 47, Et`ime 5, Libâs 38, 77;

.

.

.

17 Cerîr bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor:

"Efendimiz aleyhisselâm, Müslüman olduğum günden beri beni huzuruna girmekten alıkoymaz ve her gördüğünde tebessüm ederdi." 

Buhâri, Edeb 68

.

.

.

16 Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem temizlenmeye, taranmaya, ayakkabısını giymeye varıncaya kadar her işe sağdan başlamayı pek severdi.

Buhârî, Vudû’ 31, Salât 47, Et`ime 5, Libâs 38, 77;

.

.

.

15 Abdullah İbni Şıhhîr radıyallahu anh şöyle demiştir:

Bir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitmiştim. Namaz kılıyor ve ağlamaktan dolayı göğsünden kaynayan kazan sesi gibi sesler geliyordu.

Ebû Dâvûd, Salât 158.

.

.

.

14- Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i yatsı namazında “Ve’t-tîni ve’z-zeytûni” sûresini okurken dinledim. Ondan daha güzel sesli bir kimse işitmedim.

Buhârî, Ezân 102.

.

.

.

13 - Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) anlatıyor: Resûlullah’a (s.a.s.)

“Allah katında en büyük günah nedir?” diye sordum. “Seni yarattığı hâlde, Allah’ın bir denginin olduğunu kabul etmendir.” buyurdu.

(Buhârî, Tefsîr, (Furkân) 2.)

.

.

.

12 - Allah Rasülü aleyhisselam'ın evde neler yaptığı sorulduğunda Hz. Âişe radiyallahu anhâ şöyle cevap vermiştir: 

"O, herkes gibi bir insandı. Elbisesini temizler, koyununu sağar, kendi ihtiyaçlarını kendisi görürdü." 

(Ahmed b. Hanbel, VI, 256.) 

.

.

.

11 - Üsâme b. Zeyd radıyallahu anh anlatıyor:

Allah Rasûlü aleyhisselam beni alır, bir dizine oturtur, torunu Hasan b. Ali'yi de öbür dizine oturturdu. Sonra bizi bağrına basıp şöyle derdi:

"Allah'ım bu ikisine merhamet et! Ben onlara merhamet ediyorum!"

(Buhârî, Edeb, 22)

.

.

.

10 - Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den umre yapmak için izin istedim. İzin verdiler ve: “Sevgili kardeşim, bizi duânda unutma!” buyurdular.
Hz. Ömer sözüne şöyle devam etti: “Peygamber Efendimiz’in bu sözüne karşılık bana dünyayı verseler, o kadar sevinmezdim!”

(Ebû Dâvûd, Vitr, 23; İbn-i Mâce, Menâsik, 5)

.

.

.

9 - Câbir b. Semüre radıyallahu anh anlatıyor:

“Mehtaplı bir gecede Resûl-i Ekrem Efendimizi kırmızı renkli bir elbise içinde gördüm. Hangisinin daha güzel olduğunu anlamak için bir O'nun yüzüne bir de Ay’a baktım. Yemin ederim ki, bence O'nun mübarek yüzü Ay’dan daha güzeldi.”

(Tirmizî, Edeb 47; Dârimî, Mukaddime 10.)

.

.

.

8 - İlk vahiy geldiğinde Müminlerin annesi Hz. Hatice radiyallahu anhâ, Efendimiz aleyhisselama şöyle seslendi:

Yemin ederim ki Allah hiçbir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen;akrabanı gözetirsin,doğru konuşursun,
işini görmekten âciz kimselerin elinden tutarsın, yoksulları kayırırsın,misafirleri ağırlarsın,haksızlığa uğrayan kimselere yardım edersin."

(Buhâri, "Bed 'ü'l-vahy", 3; Müslim, "İmân", 252)

.

.

.

7 - Enes b. Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:

Hz. Peygamber secdede idi. Torunları gelip sırtına çıktılar, onlar ininceye kadar secdeden kalkmadı. Orada bulunanlar; "Ey Allah'ın Resulü bu namazda secdeyi uzun tuttunuz. Artık secdeleri böyle mi yapacağız, diye sordular. Hz. Peygamber; "Hayır, torunlarım sırtıma çıkmıştı, onların inmesini bekledim." dedi.

(Nesâî, İftitah 83)

.

.

.

6 - Hz. Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor:

"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin tabiatında aslâ kabalık yoktu; o hiçbir zaman kaba ve kırıcı davranmazdı. Çarşı pazarda insanlarla çekişip yüksek sesle konuşmazdı. Kötülüğe kötülükle karşılık vermek şöyle dursun, kötülük yapanı affedip bağışlardı."

(Tirmizî, Birr 69.)

.

.

.

5 - Berâ bin Azib radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uyumak istediği zaman sağ ta rafına yatar, sağ elinin içini sağ yanağının altına koyar, sonra da şöyle duâ ederdi:

"Rabbi kınî azâbek, yevme teb'asü ibâdek: Yâ Rabbî! Kullarını ye niden dirilttiğin günde, beni azâbından koru!"

(Tirmizî, Daavât 18)

.

.

.

4 - Abdullah b. Ömer radiyallahu anhumâ anlatiyor:

"Ben, hayatımda Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem kadar cesur, onun kadar cömert, onun kadar yiğit, onun kadar aydınlık yüzlü ve güzel birini görmedim."

(Dârimî, Mukaddime 10)

.

.

.

3 - Bir defasında Peygamber Efendimizin huzurunda bulunan bir kimse korkuya kapılmıştı. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu:
"Rahat ol! Ben kral değilim! Ben, Kureyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum."

(İbni Mâce, Et’ime 30; Hâkim, el-Müstedrek, 3, 50)

.

.

.

Enes b. Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:

“Peygamber aleyhisselâm’a on yıl hizmet ettim. Bu süre zarfında en küçük bir azarını bile işitmedim. Yaptığım veya yapmadığım bir şeyden dolayı beni asla eleştirip rencide etmedi. Rasûlullah aleyhisselâm ahlâk bakımından insanların en güzeliydi." 

(Buhârî, Edeb 39; Müslim, Fezâil 13.)

.

.

.

- Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah (sav) her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve nazikti. Asla kötü huylu, katı kalpli, bağırıp çağıran, çirkin sözlü, kusur bulan ve cimri bir kimse değildi. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onların isteklerini boşa çıkarmazdı…"

(Tirmizî, Şemâil 160)

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.