Bir Gayret İnsanı Mülayim TEKİN

Bekir DİLEKÇİ

İnsan yaşlandıkça doğum haberlerinden çok vefat haberleri alıyor. Ahirete irtihal eden bütün dostlarımız bize kendi ölümümüzün provasını yapma olanağı sağlıyor. Kıldığımız her cenaze namazı bize ölmeden önce ölmenin fırsatını veriyor.

Vefatı yüreğimizde fitil tutmaz yaralar açan dostlar ayrılıyor aramızdan. Mülayim Tekin Ağabey’i mide kanseri olduğunu öğrendikten bir süre sonra uğurladık bu dünyadan.  

1996 yılında Soğanlık Erkek Öğrenci Yurdu’nda müdürlük yaparken tanımıştım onu. Ben daha üniversite ikinci sınıf öğrencisiydim. Soğanlık Yurdu’ndaki talebeler bir yandan hafızlık yapıyor bir yandan da dışarıdan ortaokul bitirme sınavlarına hazırlanıyordu. Öğrencileri ortaokul bitirme sınavına çalıştırmak için bazı günler Soğanlık Yurdu’na gidiyorduk. 

Mülayim Hoca, kursun resmiyette müdürüydü; fakat onu bazen yemekhanede yemek dağıtırken bazen de sırtında yurt için getirilen malzemeleri taşırken görebilirdiniz. Aslında Mülayim Hoca, Soğanlık Talebe Yurdu’nun her şeyiydi.

28 Şubat sürecinde yurdun kapanmaması için verdiği çetin mücadeleyi yakından görme fırsatım olmuştu. Yurda resmi nitelik kazandırabilmek için büyük bir sabırla her türlü bürokratik işlemlerin üstesinden gelebilmişti. Yurdu kapatmak için ayak sürüyen müfettişlerin onayını alabilmek için aylarca uğraşmıştı. Yurdun yangın tesisatından yatakhane dizaynına kadar bütün tefrişatı bizzat kendisi takip etmişti. Onun gösterdiği insanüstü gayretle Soğanlık Yurdu kapanmadı, hizmetlerine şimdi de devam ediyor.

Üniversite öğrencisiyken Kurban Bayramlarının birinci gününü Mülayim Hocayla geçirirdik. Mülayim Hoca’yı bayram namazı öncesi kürsüde cemaate yurda sahip çıkmalarını öğütleyen bir vaiz olarak görebilirdiniz. Namazdan sonra yurdun ihtiyaçları için deri toplayan panelvan minibüsün şoförüydü.

Onu iki kelimeyle tarif etmek gerekirse o, gayret insanıydı. Memleketi Taşkesti’ye belediye başkanı olacağı zaman kendisinin çok yakın bir dostu: “Mülayim Hoca belediye başkanı oluyor. İhalelere hazırlanın” diye mesaj göndermişti. Belediye başkanı olduktan sonra kendisini ziyarete gittiğimizde gelen bu mesaj aklıma gelmişti. İhale için hazırlanacağımız belediyenin binasının olmadığını ve bir konteynerde hizmet verdiğini görünce mesajdaki ironiyi anlayabilmiştim.

Belediye; bir işçi, iki memur ve Mülayim Hocadan oluşuyordu. Belediye mevcut geliriyle önceki dönemden devreden borçları ancak ödeyebiliyordu. Bütün imkânsızlıklara rağmen gayret insanı olma yönünü burada da göstermişti Mülayim Hoca. İstanbul’daki bazı ilçe belediyelerinden rica minnet aldığı malzemelerle kasabanın alt yapısını tamamlamıştı. Ziyaretimizde: “Sizin bu ziyaretinizden anlıyorum ki eğer bir gün ölürsem cenazemde çok kişi olacak” demişti.

Vefatından bir hafta önce Cerrahpaşa Hastanesi’nde kendisini ziyarete gittik. Mülayim Hoca’nın çok fazla konuşacak takati yoktu. Kısık sesle bize veda ettiğinde sesini son kez duymanın hüznü çökmüştü üstüme. Çok sevdiğim bir gayret insanının bu dünyadan göç ediyor oluşunu görmenin ıstırabını taşımam gerekiyordu.

90’lı yıllarda Marmara Üniversitesinde okuyan mütedeyyin öğrencilerin her biri Mülayim TEKİN Hoca hakkında hüsnü şehadette bulunacaklardır. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

 

 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.