Hicret, farklı suretlerde, değişik maksatlarda, niyetlerde yapılır. Bizler külli hicrete şiddetle muhtacız. Bir mekândan bir mekâna, bir mahâlden bir mahâle, bir vasattan başka bir vasata da hicret vardır.
Zavallı insanlık Frenklerin felsefesi ile aşılanarak huzurlu, saadetli, nurlu geleceği olan medeniyetten uzak kalmış.Devamlı nefsine mahkûm olup kanunlar çıkararak fıtratını bulmaya çalışıyor. Maalesef gittikçe daha çok batağa gömülüyor
Bütün dünya korkunç bir cehalet içinde yüzüyordu. Özellikle de Arabistan’da puta tapıcılık almış başını yürümüştü. Her tarafı zulmet kaplamış, cahiliyet ve şirk bütün dimağları veadem saraç siyerinebi ilk müslümanlar vicdanları karartmıştı.
Bugün herkes her şeye talip olduğu için, ciddi bir başarı elde edemiyoruz. Haklıya hakkını vermek gerekir. Herkes her şeyi yapamaz. Öyleyse hangi işi kim daha iyi yapacaksa, o iş ona verilmeli. Hatta işini en iyi şekilde bilen kişilerden herhangi bir talep beklemeden işi ehline vermemiz gerekiyor.
Peygamber Efendimiz (sas), sadece Akabe mevkiinde değil, Mekke ve çevresinde on yılı aşkın bir zamandan beri İslâm’ı anlatıyor, insanları İslâm insanı olmaya davet ederek, onların kurtuluşu için gece gündüz tebliğ ediyordu.
İslâm ile şereflenerek, Medine’nin İlk Müslümanlarıunvanını alan 6 seçkin insan, çok iyi bir çalışma yapmışlardı. O kadar ki, sadece evlerde değil, Medine’nin sokaklarında, hurmalıklarında, çarşılarında, dükkânlarında, her yerde sürekli İslâm konuşuluyordu artık.
Hz. Es’ad bin Zürâre (ra) ve arkadaşları, Akabe mevkiinde Hz. Peygamber (sas) ile ikinci defa buluşup görüşmelerinin ardından, meşhur Birinci Akabe Biatı olmuştu. Kalifiye elemana duyulan ihtiyaç nedeniyle, Peygamberimiz’den yetişmiş bir eleman istediler.
Yesrib değişiyordu, Yesribliler de değişiyorlardı. İslâm ile şereflenmeleri üzerine İslâm esasları ile şekillenip, Kur’ân ile arınan bu kutlu insanlar, aynı zamanda, Hz. Mus’ab bin Umeyr’in sohbet halkalarında çok iyi bir şekildeyetişmişlerdi; yetişiyorlardı.