Şefaat Yâ Resûlallah

Endülüslü Maliki fakihi Utbî (v. 255/869) şöyle dedi:

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in kabr-i saâdetinin yanında oturuyordum; bir bedevi geldi ve Allah'ın Resûlü'ne şöyle seslendi:

"Ya Resûlallah! Allah'ın selamı senin üzerine olsun. Ben Allah Teala’nın, "Onlar, nefislerine zulmedince hemen sana gelip Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve sen de Allah'ın Resûlü olarak onlar için mağfiret dileseydin, onlar Allah'ın tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli olduğunu mutlaka görürlerdi." [1] buyurduğunu duydum. İşte ben de günahlarımın bağışlanması için Rabbimin huzûrunda bana şefaatçi olmanı niyaz etmeye geldim" dedi. Sonra da şu beyitleri okudu:

Ey bedeni toprağa gömülen hayrü'l-enâm

Burcu burcu kokutmuş bedenin dağı taşı

 Senin sakin olduğun kabre canım fedadır

 Ordadır şeref, sehâ, sensin kerîmler başı

Utbî sözüne şöyle devam etti: Daha sonra bedevi dönüp gitti. Gözlerim ağırlaştı, uyuyakalmışım. Rüyada Nebiyy-i Muhterem sallallahu aleyhi ve sellemi gördüm. Bana şöyle buyurdu:

"Haydi Utbi! Bedeviye yetiş! Allah Teala'nın onu bağışladığını kendisine müjdele!"

 


*Mehmet Yaşar Kandemir, el-Ezkâr Şerhi, I, 644.

[1]Nisâ Suresi 4/64

Yorumlar

Değerli Siyer-i Nebi dergisi ailesi bilesinizki efendimizi ve onun bize öğretilerini en temiz ve güvenilir bir şekilde bizlere ulaştırıyorsunuz. Rabbim dünya insanlığının uyanışına sizleri ve bizleri vesile kılsın...

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.