Yeni yorum ekle

Hayâyı Kuşanan Adam: Hz. Yusuf (as)

 

Kur’ân-ı Kerim’de kıssalarına yer verilen peygamberler (aleyhimüsselâm), sahip oldukları ortak vasıflara ve çağrılarının ortak paydası olan Tevhid mücadelesine ilave olarak gönderildikleri zamana ve sosyal şartlara göre değişen farklı özellikleri ve örneklikleri ile de öne çıkarlar.

Kur’ân-ı Hakîm, her bir peygamberin, kendilerini uyarıp ıslah etmekle görevlendirildikleri toplumda hangi sapkınlık, taşkınlık, günah ve isyan yükselmişse o yangını söndürmeye yönelik donanımlarını ve söylemlerini belirgin biçimde vurgular. Mesela putperestliğin resmi ideoloji ilan edilip halkın sayısız putlara tapındığı Babil’de Nemrut rejimine karşı Tevhid mücadelesi vermekle görevlendirilen Hz. İbrahim (a.s), putları paramparça eden baltası ve putperest zihniyeti temelinden çürüten sağlam delilleri ile öne çıkar.

Yine büyücülük başta olmak üzere çeşitli göz boyama yöntemleri ile insanların zalim Firavun düzenine kul ve köle yapıldığı Mısır’da Hz. Musa (a.s), bilgin sihirbazları dahi imana getiren asa’sı ile öne çıkar. Keza ticarî hayatlarındaki vurgun, soygun ve yolsuzlukları ile şöhret bulmuş Medyen ve Eyke halkını ıslah etmekle görevlendirilen Hz. Şuayb (a.s) da, sosyo-ekonomik ilişkileri mikyâl/ölçü, mîzân/denge ve kıst/adalet denkleminde yeni baştan inşa etmeyi öngören çözüm önerisi ile öne çıkar. Ama elbette, bu peygamberlerin çağrıları doğrudan ve yalnızca Allah’adır.

Konu hayâ ve iffet örnekliğine geldiğinde ise, bir başka sembol isim öne çıkar: Hz. Yusuf (a.s)!..

Eğer içinde yaşamakta olduğunuz çağda hayâsızlık tavan yapmışsa ve iffet yerlerde sürünüyorsa, o zaman sizin önceliğiniz kadını ve erkeğiyle “hayâyı kuşanmak” ve iffet modellerinizi öne çıkarmaktır.

Ar, namus, utanma ve çekinme gibi anlamlara gelen “hayâ” kavramının İslam’daki önemini ve belirleyiciliğini ortaya koyan şu hadis-i şeriften sonra, iffet sembolü Yusuf’u (a.s) anlamaya geçebiliriz.

“Hayâ imanın nizamıdır. Bir şeyin nizamı bozulunca parçaları darmadağın olur. Her dinin bir ahlâkı vardır; İslâm’ın ahlâkı da hayâ’dır.” (İbn Mace, Zühd 17; Muvatta, Hüsnü’l-Hulk 9.)

HZ. YUSUF (A.S) VE “ARKADAN YIRTILAN” İFFET GÖMLEĞİ

“Yusuf’un Üç Gömleği” isimli kitabımızda; Rabbimizin “ahsenü’l-kasas: kıssaların en güzeli” olarak nitelediği Hz. Yusuf’un (a.s) hayatını, üç ana evrede ve onun üç gömleği ekseninde ele aldık. Yusuf’un çocukluk devrinde kuşandığı birinci (kanlı) gömleğinin mağduriyet ve mazlûmiyetini, Mısır kralı iken babasına gönderdiği üçüncü gömleğinin istikamet ve istikrarını simgelediğini belirtmiştik…

Hz. Yusuf’un ikinci gömleği ise, onun hayâyı kuşanmışlığını ve ahlâk isyanını sembolize eder…

Maddi ve manevi güzelliklerin kendisinde toplandığı melek yüzlü Yusuf’un delikanlılık çağında kuşandığı buiffet gömleği; Mısır sosyetesinin en önde gelen kadınlarından birinin -Yusuf’u esir pazarında satın alan Mısır Azizinin karısı Züleyha veya Rail’in yaman fitnesine karşı, güçlü iradesiyle direnirken arkadan yırtılan gömleğidir. Ahlâkî yozlaşmanın ve çirkefliğin en aşağı seviyelerinde bulunan Mısır’ın en zengin ve en güzel kadınlarından birinin kendi evinde yetiştirdiği birine müptezel zina teklifini ve Hz. Yusuf’un (a.s) buna karşı dik duruşunu Kur’ân-ı Kerim çok nezîh bir üslûpla aktarır:

“Derken, evinde kalmakta olduğu kadın, onun nefsinden murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak:

-‘Seni istiyorum, hadi gelsene!’ dedi.

Yusuf:

-‘Allah’a sığınırım! Çünkü o benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Doğrusu zalimler hiç iflah olmazlar.’ dedi.”(Yusuf 12/23)

“Ben Allah’tan Korkarım”

Delikanlılık çağındaki bir genç için en zor imtihanlardan biri, belki de başarılması en güç olanı, cinsel arzu ve istekleri tahrik edilerek sınanmaktır. İşte, Yusuf’un en güzel örnekliği de burada ortaya çıkar:

“Maazallah: Allah korusun” der; ‘Ben Allah’a sığınırım’.

Çünkü o, hem bu işin haram ve çirkin olduğunun ve hem de Allah’ın her an kendisini görmekte olduğunun farkındadır. Yine o, hem Kerîm olan Rabbine karşı nankörlük etmemesi gerektiğinin ve hem de kendisine hep iyilik yapmış olan efendisine ihanet etmemesi gerektiğinin bilincindedir. İnsanlara ihanet eden Rabbine de ihanet eder.

Elbette Hz. Yusuf da insandır ve üstelik delikanlılık çağındadır. Bu teklife ‘evet’ dememesi için, görünür hiçbir engel de yoktur ortalıkta.

Kur’ân-ı Kerim, bu fıtri eğilime rağmen Yusuf’un direnişini vurgular:

“Andolsun kadın onu arzulamıştı. Eğer Rabbinin burhanını/delilini görüp (zinanın haramlığını) hatırlamasaydı, Yusuf da onu arzulamıştı. Ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyle yaptık. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmiş kullarımızdan biriydi.” (Yusuf 12/24)

Evet, kadının niyeti gerçekten bozuktu; onu yatağına çağırmıştı. Yusuf da ona eğilim göstermişti; insandı çünkü doğası gereği o da onu arzulamıştı; ama Rabbinin burhanını/delilini görmüş ve vazgeçmişti. Evet, Yusuf, içindeki bu fıtrî eğilime rağmen sadece Allah korkusu sebebiyle ona ‘hayır’ demişti. Zira kendisine şah damarından daha yakın olan Rabbi, zinanın haramlığı hakkındaki ilahî hükmünü ona göstermiş, hatırlatmıştı. Allah, ihlâs sahibi kullarına işte böyle yardım eder…

Yusuf’un hayâsı, takvâsı, iffeti, ismeti o kadar yüksek, ahlâkı o kadar nezîh, temiz idi ki, öyle kritik bir anda bile Rabbinin denetimini ense kökünde hissedebilmişti.

Yusuf kaçmış, kadın kovalamış ve kapıdan çıkarken Yusuf’un gömleğini arkadan çekip yırtmıştı…

İşte, Hz. Yusuf’un (a.s) ikinci gömleği, sadece onun ismetini, iffetini, namus ve haysiyetini kararlılıkla koruma çabasını simgelemekle kalmaz aynı zamanda ihlâs ve takva sahibi bir kul olarak hem Rabbine hem de efendisine sadakatini ve vefasını da kanıtlar.

Zindanı Zinaya Tercih Etmek

Kadın (Züleyha veya Rail), kapıda kocasını görünce hem suçlu hem güçlü gibi davranır. Yusuf’a iftira atar; “bana fenalık yapmak istedi” der. Ama Hz. Yusuf (a.s), bir şahidin ifadesi ile gömleği arkadan yırtıldığı için aklanır.

Kadın, ısrarından ve iğrenç teklifinden vazgeçmez…

Yusuf’un ahlaki direnişi bir anlık, bir günlük, haftalık bir direniş değildir; aylar belki yıllar boyu zina fitnesi ile karşı karşıyadır. Mısır sosyetesi arasında dedikodu yayılınca Züleyha/Rail, ziyafet tertipleyip önde gelen kadınları davet eder, Yusuf’u da karşılarına çıkarır; hepsi ellerindeki meyveleri kesecekken ellerini kesiverirler. Ve Züleyha, kendisi gibi şehvet düşkünü olan bu kadınların önünde teklifine tehdit ekler:

“Yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, mutlaka zindana atılacak ve kesinlikle aşağılananlardan olacak!” (Yusuf 12/32)

İffet abidesi Yusuf, gerçekten azîm(büyük ve korkunç) bir tuzak/plan ve tehditle karşı karşıyadır. Mısır sosyetesinin şehvetperest kadınları Yusuf’u elde etmek için âdeta yarışırlar. Yusuf suresinin 33. ayetinde Yusuf(a.s):

-“Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzağını/düzenini benden uzak tutmazsan, (korkarım ki) ben onlara meylederim de cahillerden olurum.” diyerek Rabbine sığınırken, çoğul bir ifade kullanır:

-“Bu kadınlar…”

Demek ki, Yusuf (a.s), böyle uzun süreli ve çok yönlü zina tehdidi ve teklifi karşısında iffetini korumak, temiz ahlâkını kirletmemek için uzun süreli bir direnç, kararlılık ve uzun soluklu bir sabır göstermiştir. Ve bu direnişin mükâfatı da zindan olmuştur.

Zindanı zinaya tercih eden bir erdem sahibi için zindan elbette mükâfattır!.. Zira Hz. Yusuf gibi, güzel ve yakışıklı ama bir o kadar da ahlâk ve iffet abidesi bir insan için asıl zindan, böyle çirkef ve ahlâkın dibe vurduğu, zinanın vaka-ı adiye haline geldiği bir ortamdır; bir açık hava zindanıdır bu.

Hz. Yusuf (a.s) çok iyi bilmektedir ki, küçük bir zaaf geçirdiği anda işleyebileceği bir tek zina fiilinin kendisini içine çekeceği bu gayyâ kuyusu, bu anafor, zindandan daha rezil dipsiz bir bataklıktır. Ve oradan hem bu dünyada hem de öbür dünyada kurtulmak mümkün olmayabilir. Bu yüzden küçük zindan ona, zinafiilinden yani daha büyük zindan olan haram temeline dayalı Mısır hayat tarzından daha sevimli, daha yaşanılır gelmiştir.

Sonunda Yusuf (a.s) zindana atılmıştır.

Takvâ ve Hayâ Elbisesini Yusuf Gibi Kuşanmak

İmdi, günümüzün Müslüman gençliği, Hz. Yusuf’un (a.s) iffet gömleğini yani “takvâ elbisesi”ni daha sıkı kuşanmalıdır. O günün Mısır sosyetesinin yaşam tarzından daha ahlâksız olan bugünün dünyasında, zinaya, fahşâya, haramlara giden bütün yollar ve kapılar sonuna kadar açık olup teşvik ediliyorken, bir müminin böyle bir imtihanla karşılaşmaması düşünülemez.

İşte böyle bir ortamda, Müslümanlar, “Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”(İsra 17/32) ayetini Yusuf gibi, Rabbinin bir burhânı olarak sürekli gözleri önünde tutmalı ve Allah’ın her an kendilerini görüp gözetlediğinin bilincinde olmalıdırlar.

Ayetin “zina yapmayın” değil de “zinaya yaklaşmayın” şeklinde gelmiş olması üzerinde de iyi düşünmelidir. Unutulmamalıdır ki, zinaya açılan kapıları aralayanın, o kapıyı kapatması çok zor hale gelebilir; zinaya giden yollara girip o hayâsızlıkla arasındaki mesafeyi kısaltan kişinin artık geri dönmesi imkânsız olabilir. Bu yüzden Rabbimiz “yaklaşmayın” buyuruyor; zira yaklaşırsanız şeytanın ayağınızı kaydırıp sizi fahşâ kuyusuna düşürmesi an meselesidir…

Hz. Yusuf’tan (a.s) Hayâ ve İffet Dersleri 

Hayatın pek çok ân ve alanında doğru davranmak isteyenler için ve özellikle de iffetini korumak isteyen mümin şahsiyetler için hayâ timsali Hz. Yusuf kıssasında çok güzel dersler bulunmaktadır.

“Andolsun ki, Yusuf ve kardeşlerinde, isteyenlere/arayıp-soranlara nice ibretler vardır.” (Yusuf 12/7)

Çocukluk dönemi, babasından aldığı eğitim, gençlik devri, zina fitnesi karşısındaki tavrı, zindan hayatı, devlet yöneticiliği; ihlâsı, ihsanı, lisan-ı sıdkı ve diğer özellikleriyle kapsayıcı bir örnektir o…

Hz. Yusuf’un ikinci gömleğinden, hayâyı kuşanma noktasında alınabilecek iki önemli ders şudur:

*Birincisi; Hz. Yusuf aleyhisselâm, Züleyha/Rail’in zina teklifi karşısında:

-“Maazallah: Allah korusun” diyerek büyük günahtan Allah’a sığınır.

İşte, zina tehlikesi karşısında yapılacak ilk şey, hemen Allah’ı hatırlayıp derhâl O’na sığınmaktır.

*İkincisi ise; zindanı zinaya tercih etme bilincidir. Çünkü zina, ebedî zindana adım atmaktır!

Hz. Yusuf’ta (a.s) uzun soluklu bir iffet direnci ve kararlılığı görülür.

Bugünün Yusuflarının iffetlerini koruma dirençleri de sürekli-kesintisiz olmalıdır.

Sonuç olarak:

Müslüman olmak önemlidir!

Müslüman kalmak daha önemlidir!

Müslüman olarak ölmek ise çok daha önemlidir!

Hz. Yusuf (a.s) gibi örnek bir mümin olmanın yolu;

-ihlas, ihsan ve ittikâ’dan,

-lisan-ı sıdk’tan (doğruluk dili)

-salih amellerden ve samimi dualardan geçmektedir:

İşte Hz. Yusuf’un (a.s) duası:

تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ  

“(Yâ Rabbi!) Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlerin arasına kat!”

 

Yazar: 
Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.