Asr-ı Saadette Kadınların Eğitim Öğretimi


İslâm’ın doğuşundan itibaren Müslümanlar, erkeğiyle kadınıyla, temel kitabı Kur’ân-ı Kerim olan sistemli bir eğitim sürecinden geçmiştir. Bu sistemle yetişen ilk Müslümanlar, kendilerinden sonra gelen nesle bildiklerini aktarmışlardır. Bu şekilde oluşan zincir, günümüze kadar gelmiştir. Bu zincirin önemli halkalarını teşkil eden Müslüman kadınların, eğitim ve öğretiminde Hz. Peygamber (sas)’in rolü büyüktür.

Asr-ı Saadet’te kadınların erkeklerle beraber cemaate gelmeleri emredildiği zaman kadınlardan bazıları, uygun elbiseleri olmadığı için cemaate gitmeme hususunda izin istemişler. Hz. Peygamber (sas) onlara izin vermeyerek “İki elbisesi olan kadınlar, elbiselerinden birini, elbisesi olmayanlara versinler ki onlar da cemaate katılabilsinler.” buyurmuştur[1]. Bilindiği üzere o dönemde cemaate katılmak aynı zamanda Hz. Peygamber (sas)’in eğitim ve öğretiminden faydalanmayı sağlamaktadır.

Kaynaklara baktığımızda Hz. Peygamber(sas)’in kadınların eğitimi için özel öğretmenler görevlendirdiği anlaşılmaktadır. Meselâ, Hz. Ömer’in kardeşi Fatıma’nın ailesine Habbab b. Eret’in öğretmen olarak tayin edildiğini görmekteyiz.[2]

Hz. Peygamber (sas), hür kadınların yanı sıra cariyelerin de eğitim–öğretimini teşvik etmiştir:

“Üç kişinin ikişer ecri vardır: Bunlardan biri, Kitâb ehlinden olup da hem kendi peygamberine, hem de Muhammed’e imân eden kim­sedir. Diğeri köle edilmiş bir kuldur ki, hem Allah’ın hakkını, hem de efendilerinin hakkını eda ettiğinde (o da iki ecre nail olur). Üçün­cüsü öyle bir kimsedir ki, yanında tasarruf edeceği bir câriye bulu­nur da onu edeplendirir, amma  (şiddetten uzak olarak) güzel güzel edeblendirir ve onu iyice eğitir, (rıfk ile) güzel güzel eğitimini tamamladıktan sonra da onu hürriyete kavuşturup onunla evlenir. İşte böylesinin de iki ecri vardır.[3]

İbni Abbas’tan rivayet edilen bir hadiste de şöyle anlatılmaktadır: “Nebi-i Ekrem (sas) (Mescid-i Şerîf`te vaaz ettikten sonra) kadınlara duyuramadım düşüncesiyle Bilâl’le birlikte çıktı. Kadınlara vaaz ederek onlara sadaka vermeyi emretti. (Sözleri o kadar tesîr etti ki) kadınların kimi (kulaklarındaki) küpeyi, kimi (parmağındaki) yüzüğü (çıkarıp) atmaya başladılar. Bilâl de onları eteği içine topluyordu.[4]

Kadınların namaz vakitlerinde, Mescid-i Nebi’ye giderek Hz. Peygamber (sas)’den eğitim almalarının yanı sıra Resûlullah’ın onlara ayırdığı haftanın bir günü bizzat O’ndan ve O’nun devamlı meclisinde bulunan babaları, erkek kardeşleri ya da eşlerinden ve Hz. Peygamber (sas)’in hanımlarından eğitim almışlardır[5].

Hz. Peygamber (sas)’in eşleri eğitim ve öğretimde büyük görev almışlardır. Bu görev onlara Kur’an-ı Kerim’de verilmiştir:

“…evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti anın[6].”

Ümmü Seleme, Hz. Âişe[7], Hz. Sevde, Hz. Hafsa, Hz. Zeynep başta olmak üzere Hz. Peygamber (sas)’in hanımları[8], sahabenin ilim öğrenebildiği en sağlam kaynaklar olmuşlardır.

Hz. Peygamber (sas) ile genç yaşta evlenen Hz. Âişe’nin eğitim ve talimi bizzat Peygamber (sas)’in rehberliğiyle gerçekleşmiştir. Hz. Âişe zekâsı, kuvvetli hafızası, çok çabuk öğrenme kabiliyeti ile Hz. Peygamber (sas)’den öğrendiklerini insanlara aktarmada diğer Peygamber hanımlarından daha önde olmuştur[9]. Fıkıh, fetva, tarih, neseb, şiir rivayeti, tıp, ilm-i nucûm alanlarında şöhret bulmuştur[10]. Hz. Âişe (ö.58), Hz. Peygamber (sas)’in uygulamalarını, O (sas)’nun vefatından sonra yaklaşık kırk beş yıl boyunca insanlara anlatmıştır.

Mükemmel bir eğitimci olan Hz. Âişe’nin sadece kadınlar arasında değil, erkekler arasında da pek çok öğrencisi olduğu nakledilmektedir. Mısırlı Salim SebelaAbdullah b. Şihab, Mezhic kabilesinden İbrahim b. Yezid el-Esved en Nehâive aynı kabileden Abdurrahman b. el-Esved, kızkardeşi Esma’nın oğlu Urve b. ez-Zubeyr, Medine’nin büyük âlimlerinden ve yine çağının önde gelen hukukçularından Said b. Ebi Atik ve el-Kasım b. Muhammed gibi büyük zatların, Hz. Âişe’nin talebesi oldukları bilinmektedir. Ayrıca Medine dışından ona ilim öğrenmek için gelen birçok kimse olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra, Muaviye, Yeğeni Urve, Ziyâd b. Ebî Süfyân da Hz. Âişe’den yazılı olarak hadis rivayet etmişlerdir[11]. Hz. Âişe, Hz. Peygamber (sas)’den 2210 hadis rivayet etmiştir[12].

Kadınlar Hz. Peygamber (sas)’e hiç çekinmeden şikâyette bulunabilmiş ve öğrenme maksadıyla soru sorabilmişlerdir. Bir gün Hz. Peygamber (sas)’in huzuruna genç bir kız gelerek, babasının onu zorla evlendirdiğine dair şikâyette bulunmuştur. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas), kızın babasını çağırarak uyarmıştır. Kız bunun üzerine şöyle demiştir:“Ben babamın yaptığı işi kabul ettim. Maksadım babama muhalefet değildi. Babanın kızını birine verme hususunda İslâm’ın hükmünü öğrenmek istedim. Bu niyetle buraya gelmiştim[13].

Hz. Peygamber (sas) kadınların eğitim ve öğretimini teşvik ederken, elde edilen bilgiyi kullanmalarına, kamu yararına hizmetlerde bulunmalarına izin vermiştir.

Esmâ bint Umeys, sağlık hizmetlerinde bulunmasının yanı sıra doğum, ölüm, cenaze alanında hizmetleriyle temâyüz etmiştir. Hz. Hasan’ın doğumunda ebe vazifesi görmüştür. Muhâcir olarak bulunduğu Habeşistan’da sosyal hayatın içinde aktif rol alan Esmâ bint Umeys, Habeş tedavi yöntemleri hakkında dikkatli gözlemlerde bulunmuş ve Medine’ye döndükten sonra toplumda sağlık hizmetlerinde Habeş kültürünün izlerini uygulamıştır. Bu bağlamda kaynaklarda, onun, Hz. Peygamber’in rahatsızlığı döneminde, Habeşistan’da öğrendiği bir ilacı Hindistan ve Yemen’den getirilen bitkiler (udu’l-hindi, bir tutam vers ve zeytinyağı) ile hazırladığı ifade edilmektedir. Esmâ bint Umeys, hastaları tedavide şübrüm, senâ kullanmış ve Hz. Peygamber’den bu bitkilerin kullanımı hususunda takdir almıştır.[14]

Uhud Savaşı’nda Hz. Rüfeyde[15]‘nin yaralıları tedavi ettiği bir çadırı bulunuyordu. Hz. Peygamber (sas) bazı yaralıların bu çadıra taşınmasını emretmiştir[16].

Bunun dışında harp gibi hemen hemen tamamen erkek işi olarak bilinen bir konuda bile Hz. Peygamber (sas) ısrar eden kadınların savaşa katılmalarına izin vermiştir. Üstelik bunu da, herhangi bir savaş veya saldırı esnasında esir düşerse namusumuz zedelenir diye kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar namuslarına düşkün bir toplumda yapmıştır.[17]

Hz. Peygamber (sas)’in izniyle savaşa katılan birkaç hanım sahâbînin ismini zikretmek gerekirse: Rubeyyi’ bint Muavviz, Ümmü Atiye, Ümmü Süleym, Ümmü Hâni Fâhite, Ümmü Umâre, Ümmü Haram, Ümmü Hâkim bint Hâris, Ümmü Sinan el-Eslemiyye, Ümeyyetü’l- Ğıfâriye, Temâdur, Esmâ bint Yezid[18].

Kadınların hukukî konularda ne kadar ileri bir seviyede olduğuna da, Hz. Ömer’in mehir kısıtlama teşebbüsüne sahabîlerden bir hanımın, karşı gelerek hakkını savunması güzel bir örnektir[19]

İslam’ın sunduğu imkanlar kadının mevkisini yükseltmek hususunda büyük tesir uyandırmıştır. Pek çok yönden altın çağ kabul ettiğimiz Hicret’in ilk yüzyılları, kadın haklarına riayet edilen örnek bir çağ olmayı sürdürmektedir.

İrem ÇIKRIKÇIOĞLU



[1] Prof. Dr. Ali Özek, “İslâm Nazarında Kadın”, Sosyal Hayatta Kadın, Ensar Neşriyat, İSAV, İst., 1996, s: 63.

[2] Rıfat Atay, Amme Hizmetinde Kadın, Marmara Ü. İ. F.,  Yüksek Lisans Tezi; ts; s: 83.

[3] Buhârî, Nikâh; Buhârî, İlim 83.

[4] Buhârî, İlim 192.

[5] Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Algül, İslâm Tarihi, Gonca Yay., 1986, II, 199-200.

[6] Kur’an-ı Kerîm, Ahzab Sûresi, 33-34 (Kur’ân- Kerîm Meâli, Elmalılı Hamdi Yazır, sadeleştiren: Rahmi Tura).

[7] Hz. Âişe’nin ilme hizmetleri hakkında bilgi için bkz: Ö. Rıza Doğrul, Büyük İslâm Tarihi – Asr-ı Saadet, Eser Neşriyat, 1978, III, 276 – 424.

[8] Ayr. bkz: Dr. Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın, Ravza Yay., 3. bs., İst., 1991, s: 190.

[9] Afzalur Rahman, Mükemmel Bir Eş Olarak Hz. Muhammed (sas), çev: Sâmi Şener – Ergin Öztürk, İnkılâb Yay., İst., 2007, s: 248.

[10] Prof. Dr. H. İbrahim Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi, Kayıhan Yay., 1985, c: I, s: 238.

[11] Prof. Dr. Muhammed Mustafa el- A’zami, İlk Devir Hadis Edebiyatı ve Peygamber (sas)’in Hadislerinin Tedvin Tarihi, çev: Prof. Dr. Hulusi Yavuz, İz Yay., 1988, s: 46.

[12] Bekir Topaloğlu, İslâm’da Kadın, Yağmur Yay., 3. bs., İst., 1968, s: 222.

[13] Kadriye Avcı Erdemli , “Hz. Peygamber (sas)’in Kadına Verdiği Değer”, İnsanlığın Tükenmeyen Ümidi, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı (der.), TDV Yay., Ankara, 2007, s: 8-9.

[14] Ferda Zayıf, Meşhur Hanım Sahabelerden Esma bint Umeys, Marmara Üniversitesi, İst., 2005, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi, no: 2428, s: 36, 38, 40.

[15] Abdulaziz eş- Şennavî, Sahabe Hayatından Tablolar-Hanım Sahabeler, çev: Dr. Taceddin Uzun, Uysal Kitapevi, Konya, ts., s: 503.

[16] Prof. Dr. Hamza Aktan, “İslâm’a Göre Kadının Sosyal Aktivitesi”, Sosyal Hayatta Kadın, Ensar Neşriyat, İSAV, İst., 1996, s: 262.

[17] Rıfat Atay, Amme Hizmetinde Kadın, Marmara Ü. İ. F.,  Yüksek Lisans Tezi; s: 31.

[18] Hâl tercümeleri için bakınız: Mehmed Emre, Ayet ve Hadislerle Hanımlara Sesleniş, Çile Yay., 2. bs., İst., 1988, s: 298 – 314.

[19] Nebi Bozkurt, Asr-ı Saadette Mescid ve Fonksiyonları, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Ü. İlahiyat F., 1984, s: 64.

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.