Nadîr (Benî Nadîr)

Kudüs’ün işgalinden sonra Medine’ye yerleşen üç Yahudi kabilesinden biridir. Soylarının Hz. Harun’a dayandığını söylerler.

Hicretten önce Evs ve Hazrec kabileleri arasında gerçekleşen Buâs harbinde Kurayzaoğulları ile birlikte Evs’in yanında yer alarak Hazreclilerin yenilgiye uğratılmasına büyük rol oynadılar. Benî Nadîr’in diğer Yahudi kabilelere nispeten bir üstünlüğü vardı. Benî Nadîr’den bir kimse onlardan birini öldürürse yarım diyet ödenir, içlerinden biri öldürülürse tam diyet alınırdı. Ancak Peygamber Efendimiz hicretten sonra hakemlik ettiği bir olayın ardından bu eşitsizliği kaldırmıştır.

Benî Nadîr,  Yahudi grupları içerisinde en kalabalıklarıydı. Medine’nin dışında yer alan Hatme kabristanın etrafında oturuyorlardı. Medine Vesikasına Evs kabilesinin müttefiki olarak katıldılar. Bedir gazvesinden sonra Benî Kaynuka’nın şehirden sürülmesi, kendi kabilelerinden olan Ka’b b. Eşref’in öldürülmesiyle korkuya kapılan Benî Nadîr yahudileri, Rasûl-i Ekrem ile yeni bir anlaşma yaptı. Ancak Uhud gazvesinin hazırlıklarının yapıldığı sırada Ebû Süfyan’a İslam ordusuyla alakalı bilgi sızdırdılar. Uhud savaşının sonucundan cesaret alıp müşriklerin Hz. Peygamber’i öldürme teklifini kabul ederek anlaşmayı bozma girişiminde bulundular. Benî Nadîr’in Medine’den sürülmesine sebep olan iki farklı olay rivayet edilir. Bunlardan birine göre Hz. Peygamber Nadîroğulları mahallesinde bir duvarın dibinde oturduğu sırada evin damından büyükçe bir taş yuvarlamak suretiyle onu öldürmeyi planlaşmışlar, fakat Cebaril (a.s)’ın durumu Hz. Peygamber’e haber vermesiyle planları boşa çıkmıştı. Diğerbir rivayete göre ise Kureyşten aldıkları teklif sonrasında Hz. Peygamber’e bir mektup yazarak İslam’ı kabul etmeleri için üç hahamla tartışmasını istemişler ve üç kişilik bir suikast ekibi hazırlamışlardır. Durumu haber alan Hz. Peygamber, on gün içerisinde Medine’yi terk etmelerini, aksi halde yakalananlarının öldürüleceğini onlara bildirmiştir. Başta şehri terk etmek için hazırlıklar yapsalar da Abdullah b. Übey b. Selûl’ün yardım vaadi üzerine savaş hazırlıklarına başladılar. Ancak bekledikleri yardım gelmeyince kuşatmanın on beşinci günü pes ettiler ve develerine yükleyebildikleri kadar yükle şehri terk etme teklifinde bulundular.  Tekliflerinin kabul edilmesi üzerine bir kısmı Şam’a bir kısmı da Hayber’e yerleştiler. Geride bıraktıkları mallar Haşr suresinin 6-10. Ayetleriyle fey statüsünde Hz. Peygamber’e tahsis edildi. Ganimetler arasında elli zırh ve miğfer ile 340 kılıç bulunuyordu. Hz. Peygamber’in ganimetin bir bölümünü kendisi ve ailesi için harcarken, diğer bölümünü cihad amacıyla kullandı ve ihtiyaç sahiplerine verdi.

Hayber’e yerleştikten sonra Müslümanlar aleyhine propaganda düzenlemeye devam ettiler ve nihayet Hendek gazvesinin müsebbibleri arasında yer aldılar.  Hz. Peygamber h. 7 yılında (628) Hayber’e sefer düzenledi. Hayber zaferinden sonra Yahudilerin canını bağışladı ve Benî Nadîr reislerinden Huyey b. Ahtab’ın kızı Safiyye’yi bedelini ödeyip azat ederek nikâhına aldı. Böylece onlarla bir hısımlık bağı kurdu. Hz. Ömer’in hilafeti döneminde sahabeden Muzahhir b. Râfi’i öldürdükleri ve oğlu Abdullah’ı damdan attıkları için Suriye bölgesinde ayrı bir yere iskan ettirildiler.