İslâm’la şereflenmeden evveldi,
Rüyayla sana bir müjde geldi.
Medine tarafından doğan ay,
Gelip kucağına konar imiş.
Huzur, saadet ve mutluluk
Gelir seni bulur imiş.
Tüm safiyetinle anlattın,
Yeni eşin Kinâne’ye.
Kinâne b. Ebî Hukayk, kale komutanı,
Nadîr hazinelerinin muhafızı,
Hem inkârcı, hem yalancı…
Rüyanı senden duyunca
Ayağa kalktı bütün gazabınca,
“Demek sen Medine kralını düşlüyorsun.
Bize karşı O’nu mu gözlüyorsun?”
Şiddetli bir tokat! İnce narin yüzünde…
Küfürde bu kadar basiret bulunur muymuş?
Medine’de yükselen dolunayı bulur muymuş?
Baban ve amcan, O’nu bilirken bilmez oldular.
Sen ise O’nu bilmez iken bilir oldun.
………
Hayber kuşatma altında,
Kaleler sarp, kaleler çetin.
Resûl-i Ekrem’in kararı kesin.
Gerekirse, hurmaları dahi kesin!
Kaynuka ile başlayan fitne,
Nadîr’le devam eden döneklik,
Kureyza’da yaşanan ihanet,
Son bulmalı artık.
Bu çıban burda kurutulmalı.
Kaleler bir bir düşüyor,
Duvarların kalınlığı, korumaya yetmiyor.
Ey insanlar bilin ki,
“Nerede olursanız olun, ölüm gelip sizi bulur!
Velev ki sağlam kalelerde olsanız bile.” (Nisa 78)
Allah Resûlü, Ali’nin gözünü sıvazladı,
Sancağını verdi eline.
Artık nereye kaçışsanız nafile…
Haydardır o, Allah’ın Aslanı.
Dayanır mı ona Hayber kapıları!
Allâhu Ekber! Harap oldu Hayber!
Dörtnala, atıyla Habeş’ten geliyor Câfer.
Onun gelişine mi,
Hayber’in devrilişine mi sevinsin Hz. Peygamber?
Esirler arasında birisi var,
Yüzünde şiddetli tokadın izi…
Ölüler arasından geçerken,
Metanetini koruyan, kavminin izzetlisi…
İman nuru kalbinde, yüzü apaydınlık…
“Safiyy”dir o, Resûl-i Ekrem’e layık.
“İstersen Müslüman ol. Seni zevce edineyim, kurtul.
Yok, Yahudiliği tercih edersen, seni âzâd edeyim, kavmine dön.”
İşte yakışan cevap…
“Allah ve Resûlü, bana, âzâd edilmemden daha sevgilidir.”[1]
Ey insanlar! O Zeynep idi; Safiyye oldu.
Kavminin hanımefendisi idi,
“Müminlerin annesi” oldu.
Sahtekârlığa karşı cesareti,
Gazaba uğramaya karşı teslimiyeti seçti.
Seçti, seçilmişlerden oldu.
Yahudi âlimlerinden Husayn b. Selâm,
Nasıl Abdullah oldu ise,
Safiyye de Allah’a köle oldu.
Müjdeciler dörtnala koşuyor.
Hayber Fethi her yerde yankılanıyor.
Medine sevinçli, Medine meraklı;
Yeni bir gelin geliyor.
Aman Allah’ım, nasıl olur?
Bir Yahudi kızı Resûl’e zevce olur!
Onlar değil miydi?
Efendimiz’e türlü türlü düzen kuran,
Bazen bir taşla, bazen savaşta.
Hayber’de yemeğine zehir katan.
Bu da bir oyun olmasın?
Safiyye, canım Efendim’e kıymasın.
Ya Ebâ Eyyub! Endişende haklısın.
Yalın kılıç, çadır başında ayaktasın.
Habîb-i Kibriyâ’yı korumak için
Canın feda, gözünden sakınmaktasın.
…….
Annelerimiz, merak etmeyin!
O Yahudi kızı, imanla perçinlenmiştir.
Babası Hârûn (as), amcası Mûsâ (as),
Hem Muhammed (sas)’le şereflenmiştir.
…….
Bir gün Mescid-i Nebî’den dönerken,
Resûlullah ile Safiyye yan yana.
Ashap geçer uzaktan,
Duyulur bir nida!
Ey insanlar, durun!
Yanımdaki Safiyye bint Huyeyy’dir.
Ya Resûlallah, ne demek!
Sen demek, “emin” demek.
Ey insanlar!
Âişe’ye dil uzatanlar,
Zeynep binti Cahş hakkında konuşanlar,
Müminler değil midir? Unutmayın ki,
“Şeytan, insanın damarlarında dolaşır.”
[2]……..
Safiyye Vâlidemiz, biliyor musun?
Sana atılan tokat hâlâ yüzümüzde.
Filistinli küçük kızın, saçlarında, gözlerinde,
Kuş gibi çırpınan minicik yüreğinde.
Sen ki kavmiyete körü körüne,
Bağlanıp kalmadın.
Rabbe teslim olanın nasıl seçileceğini,
Tüm insanlığa anlattın.
Aklıselim olanlar seni anlar.
Zulümden, inkârdan; aslandan kaçar gibi kaçar.
Safiyye Validemiz!
Eli açık, gözü tok ve cömerttin.
Ehli Beyt’e hediyedir, ziynetin.
Akıllı, faziletli ve halimdin.
Nebî’nin dilinden doğrulandı sadakatin.
Sen ki şefkatinle Yahudilerin kalbini yumuşattın.
Sen ki O’ndan öğrendiklerini tüm insanlara anlattın.
O’nunla şereflendin, O’nunla şereflendi kâinât
Üzerinize olsun tahıyyât, tayyibât ve salevât.
[1] İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, VIII, 123.
[2] Buhârî, Ahkâm 21.
Yeni yorum ekle