Mescid-i Aksa, hem tarihi ve sembolik bir değer olması cihetiyle hem de İslam’ın şiarlarından biri olması yönüyle Müslümanlar için bambaşka bir değeri haizdir. İslam’ın şiarlarına saygı göstermek, sahiplenmek ve korumak da Kur’an’ın ifadesiyle, Allah’a olan bağlılığın ve saygının bir tezahürüdür.
Şimdi kime acımalıyız? İftar sofrası kanla, toprakla dolan, cennete oruçlu giden, orada ebedi ikramlara mazhar olacak olana mı? Yoksa sayıca üstün olan ama dünyanın esiri, kölesi haline getirilen Müslümanlara mı?..
Tüm halkı dünyadayken cennetle müjdelenen şehirlerden biri Gazze. Bir kısmı şehadet şerbeti içtiğinden, bir kısmı henüz günahların yazıldığı yaşa ulaşamadığından.
Gözleri karardı, derken yemyeşil ve çok güzel bir yer gördü. Her yerden sular fışkırıyordu. Oyun oynayan çocuklar vardı. O oyuncaklar, zengin Yahudi çocuklarında bile yoktu. Burası ne güzeldi, şu karşıdakiler geçenlerde şehid olan arkadaşları değil miydi? Sonra babasını gördü, babacığım diye bağırmak istedi...
“Oradaydım! Lanet olası savaşın ortasında!” diye sessiz bir haykırışla baktı gözlerimin ta içine… Gözleri Filistin’di. Çoğu Filistinli gibi dumanlı bir grilik vardı gözlerinde… Ve çoğu Filistinli gibi gözlerinde bir derinlik…