Hayat, hiç ara vermeden devam ediyor ve zaman, belirlenmiş ecele doğru hızlı bir şekilde akıyor. Allah’a olan kulluğumuzun da ebediyete uzanan bu çizgide sürekli devam etmesi gerekiyor.
O’nun dünyaya gelişi bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âlemi için bayram sayılır. O’nun dünyaya geldiği gün, Cenâb-ı Hakk’ın, tıpkı bir güneş mahiyetinde yarattığı O Nûr’u bir kandil gibi insanlık semasına astığı gündür.
İslam’a ve onun getirdiği değerlere tahammül edemeyenler, Hz. Nuh’tan (a.s) beri onu yok edebilmenin veya boğabilmenin savaşını vermektedirler. Son dönemlerde gerek ülkemizde gerekse başka ...
Kur’an’ı anlamak; onda geçen kavramları, onların delalet ettiği manaları, işaret ettikleri nesneleri ya da soyut varlıkları bilmekten geçer. Bazen tarih içerisinde kelime ve kavramlar anlamlarından bir şeyler kaybeder bazen ilave anlamlar kazanırlar.
Bir ay boyunca şeytanın vesveselerinden, nefsin normal zamanlarda helal olan isteklerinden Rabbini memnun etmek için uzak kalabilen Müslümanlar, kötülüklere galip gelebilmenin ve iradeye hâkim olabilmenin mutluluğunu dostlarıyla paylaşarak bayram yaparlar.
Dâru’l-Erkâm, Allah’a kulluk, dine hürmet, Allah Rasûlü’ne iman ve bağlılığın merkezidir. Erkâm adlı genç bir adamın evi İslam’ın çekirdek kadrosunun yetişme mekânı olmuştur. Bu ev, tarihin gördüğü en büyük eğitim ve öğretim medresesidir.
İnsanoğlu, cennette sıkıntısız ve tasasız bir hayat yaşarken yapmış oldukları hata sebebiyle yeryüzüne indirilmiştir. Rabbimiz karşılıksız verdiği cennetin kadrini bilemeyen kullarına, dünya hayatı sayesinde orayı kazanma imkânı bahşetmiştir.
Übeyy b. Halef b. Vehb b. Huzafe b. Cumah da bu bedbahtların en önemlilerinden birisidir. Übeyy, Hz. Peygamberden o kadar nefret ediyordu ki Efendimizi öldürmek için sürekli fırsat kolluyordu.
Temiz insan fıtratı, zulmün, haksızlığın ve savaşın olmadığı huzurlu bir yaşam sürmek ister. Âdemoğlunun olduğu bir dünyada ise zulüm hep var olagelmiştir.