Yezîd B. Ebû Süfyân

İslâm öncesinde okuma yazma bilen, zekâsı ve cesaretiyle ün kazanan Yezîd, babası ve ailenin diğer fertleriyle birlikte Mekke’nin fethinde müslüman oldu. Ardından Huneyn Savaşı’na katıldı. Resûl-i Ekrem, bu savaşta ele geçirilen ganimetleri dağıtırken müellefe-i kulûba dahil ettiği Ebû Süfyân’a ve oğulları Yezîd ile Muâviye’ye 100’er deve, 40’ar ukıyye gümüş verdi. Ebû Süfyân evlâdının en hayırlılarından sayılan ve “Yezîdü’l-hayr” denilen Yezîd, Resûlullah tarafından annesinin kabilesi Kinâne’nin Benî Mâlik kolundan Benî Firâs’ın zekâtını toplamakla görevlendirildi.

Hz. Ebû Bekir, ridde savaşlarının ardından Hâlid b. Velîd’i Sâsânî cephesinde görevlendirdikten birkaç ay sonra Yezîd kumandasındaki birliği Belkā (Ürdün), Şürahbîl b. Hasene kumandasındaki birliği Busrâ üzerine gitmeleri için Ürdün ve Suriye’ye, Amr b. Âs kumandasındaki orduyu da Eyle üzerinden sahil istikametinde Filistin’e doğru gönderdi. Orduları yola çıkarırken kumandanları at sırtında, kendisi yaya olarak onlarla beraber bir müddet yürüdü ve diğerlerine olduğu gibi Suriye bölgesine hareket eden ilk ordunun kumandanı Yezîd b. Ebû Süfyân’a da önemli tavsiyelerde bulundu.

Tebük yolunu izleyen Yezîd’in ordusuyla Rumlar arasındaki ilk çatışma, Gazze’nin köylerinden Dâsin’de meydana geldi ve müslümanların galibiyetiyle sonuçlandı. Yezîd daha sonra, Hz. Ebû Bekir’in emriyle Irak cephesinden Suriye’ye intikal eden Hâlid b. Velîd’in Busrâ ve bu şehrin de içinde bulunduğu Havran bölgesi fetihlerine, yine onunla birlikte Filistin ve Suriye kapılarını müslümanlara açan Ecnâdeyn Savaşı’na katıldı. Hâlid b. Velîd’in doğu kapısı, Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın Büyük Câbiye kapısı tarafında yer aldığı Dımaşk kuşatmasında Küçük Câbiye kapısındaki birliklere kumanda eden Yezîd b. Ebû Süfyân şehrin fethedilmesinden sonra yapılan antlaşmaya imza atanlar arasında yer aldı. Yezîd’in aynı yıl içinde Amman’ı da barış yoluyla ele geçirdiği zikredilir. Bizans İmparatoru Herakleios’un büyük bir ordu hazırladığının duyulmasının ardından Hâlid b. Velîd’in daveti üzerine askerleriyle Yermük vadisine geldi. 12 Receb 15 (636) tarihinde yapılan savaşta sol kanat birliklerine kumanda etti. Onun, birlikleriyle beraber bu savaşta büyük başarı gösterdiği belirtilir. İlerlemiş yaşlarına rağmen savaşa katılan Yezîd’in babası ile üvey annesi de çatışmalar esnasında müslüman askerleri cesaretlendirmek için gayret gösterdi ve bozgun alâmetleri görüldüğü zaman onların derlenip toparlanmasında etkili oldu. Bizans ordusunun ağır bir yenilgiye uğratıldığı Yermük Savaşı’ndan sonra, Hz. Ömer tarafından başkumandanlık görevine getirilen Ebû Ubeyde b. Cerrâh bölgeyi komutanları arasında taksim etti. Şürahbîl’i Ürdün’e, Amr’ı Filistin’e gönderirken Yezîd’i Dımaşk’ın idaresinde bıraktı. Hz. Ömer’in onaylamasıyla Dımaşk valiliğini devam ettiren Yezîd bu görevi esnasında Akdeniz sahilindeki Sayda, Irka, Cübeyl ve Beyrut şehirlerini fethetti. Öncü kuvvetlerin başında kardeşi Muâviye’nin bulunduğu sefer sırasında bu şehirler kolayca ele geçirildi.

Halkın eğitim ve öğretimine önem veren Yezîd’in Hz. Ömer’e bir mektup yazarak nüfusun büyük ölçüde arttığı bölgede halka Kur’an okumayı ve İslâm’ı öğretecek muallimler göndermesini istediği, halifenin de bölgeye âlim sahâbîler gönderdiği bildirilmektedir. 17 (639) yılında Amvâs’ta çıkan ve Suriye’nin çeşitli yerlerinde yayılan veba salgını sırasında Ebû Ubeyde ölünce başkumandanlık görevi Muâz b. Cebel’e verildi. Vebaya yakalanan Muâz b. Cebel de hastalığı ağırlaşınca yerine Yezîd’i vekil tayin etti, Hz. Ömer de bunu onayladı. Ancak çok geçmeden Yezîd de aynı salgında 18 (639) yılında öldü. Yezîd vefatından önce Dımaşk valiliğini kardeşi Muâviye’ye bırakmış, Hz. Ömer de bunu onaylamıştır.