Özkan ÖZTÜRK

Taş ve İsabetli Atış

Taşın doğası yere ait olmaktır. Tabiatı gereği yükselemez taş, kendi başına hareket edemez. Hareket ancak bitkiler, hayvanlar ve insanların özelliğidir. Yükseğe çıkarılırsa ve kendi doğası ile baş başa bırakılırsa aşağıya düşer taş, aslına meyleder. Bu kulluğa ne güzel bir örnektir, meylini ve acziyetini bilmektir.

İslam Toplumunun Kemirgenleri: Münafıklar

"Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?”

Bedir’den Şehadet Semasına Çırpılan Kanatlar

Şehadet hakkında konuşmak meydanın hakkını verenlerin haddidir. Onlar da arkalarında bıraktıkları çağrıyla konuşuyorlar. “Meydanın hakkını verene, cennet meydanları açılır” diyorlar. Demek ki şehit, cennete yol açandır.

Tedbir Tevekkül Olunca, Takdir Lütuf Olur

İslam ateşini yeni bir merkezde yedekleme stratejisi başlı başına bir tedbirdi. Bunu gizli bir şekilde yürütmek ise tedbir içinde tedbirdi. Allah’ın yolları çoktur ve Allah dilediğini yollarına ulaştırır. Fakat yolun da bir fıkhı vardı. Tedbirli olmak ve duayı icrada aramak gerekliydi.

Muâhât: Kalpleri Birbirine İliklemek

Muâhât uygulaması ile öyle bir akıl geldi ki, akıllar şaşırıp kaldı. Şimdi kabile bağları hatta akrabalık bağları otursun ağlasın. İlk sıraya imân bağı yerleşmişti artık. Böylece müminler bir vücudun azaları, bir binanın tuğlaları olmuşlardı. Tuğlaları kalpler olan bir bina inşa etmişlerdi ki yıkılması mümkün değildi.

Hira'dan Arafat'a: Duruş Bilinci

Her Müslüman’ın kendi çağının bağlarından kurtulmak, batıl sosyolojilerin etkisinden arınmak ve düşünmenin erdemini keşfetmek için kendisine bir ıssızlık bulması, kendi Hirası’nı inşa etmesi şarttır. “O halde Allah'a kaçın!” emr-i kudsîsi bizi bu kaçış için örgütlemektedir.

Ramazanlarımız: Onbir Ayın Sultanı mı, Esiri mi?

Kur’ân’ın o yüce elçiye indiği Ramazan ayı, insanlık tarihi için yeniden yeşerme ve çiçeklenme olduğu gibi, her yıl bizlere gelen Ramazanlar da her insanın bireysel yaşamına o ruhanî baharı taşıyan bir mevsim olarak görülmelidir.

Cihad: Çatışma’dan Çatı’ya, Niza’dan Nizam’a

cihat en genel anlamda hayatın her alanında aksiyon ve dinamizmi tevhid merkezli inşa etmenin adıdır. İslam’ın programına direnen her türlü karşıt direnç noktasına yönelik hamledir. Dolayısı ile hayatın kanunları çerçevesinde adalet, ibadet, riyazet, tebliğ, ilim, irşad, zalime hakkı söyleme, nefsini, ailesini, Müslümanları, İslamî değerleri, vatanını, savunma gibi konularda söz, fiil ve silah gibi beşerî aksiyonun ortaya konulduğu her vasıta ile mücadele etmek cihaddır.

İtikâf: Dış Sesi Kıs, İç Sesi Aç…

İtikâfla Ramazan-ı Şerifin son on günü kesiliyoruz günün programından. Kimsenin hesabı olmuyor üzerimizde. Eşin, öğretmenin, çoluk-çocuğun, patronun, nefsin. Başka sağ’lar için sağ olmuyoruz. Allah için sağ’lığımız, dirliğimiz, varlığımız. Üzerimizdeki tek hesap O’nun hesabı oluyor.

Mâbedin İmarından İnsanın İnşasına: Mescid-i Nebevî

Mescid-i Nebevî, Rasûlün suffasının sığınağı, ilmin beşiği, İslam’ın ilk üniversitesi oldu. Bütün bildiklerimizin kaynağı, çağlar öncesinden gelen aydınlığın odağı, vahyin en çok geldiği mekân oldu bu mescid.
RSS - Özkan ÖZTÜRK beslemesine abone olun.