Hayat, hiç ara vermeden devam ediyor ve zaman, belirlenmiş ecele doğru hızlı bir şekilde akıyor. Allah’a olan kulluğumuzun da ebediyete uzanan bu çizgide sürekli devam etmesi gerekiyor.
Her konuda olduğu gibi ramazanda da Resulullah’ın hayatına göz atıp onun yaşadığı ramazanları kendimize model almalıyız. O, bizim önümüzde duran eksiksiz bir modeldir. Her türlü sorunun cevabı ondadır. Yüce İslam dininin Peygamberi, kâinatın serveri Resul-i Ekrem Efendimiz bizlere her konuda mutlak ölçüler koymuştur. Onun mübarek hayatı bizim için ölçüdür.
Her ibadette olduğu gibi orucun da kendine ait şartları ve farklı hükümleri vardır. Yeni bir Ramazan Ayı başlarken bilgi tazelemeye vesile olur ümidiyle bu hükümlerden bir demet sunmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mustafa Fayda ile İsrâ ve Miraç hadiseleri hakkında kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Fayda, şimdiye dek bu konular etrafında yapılan tartışmalara dair önemli açıklamalarda bulundu.
“Regâib” rağbet olunan, bol ihsan ve değerli hediyeler demektir. Mübarek Receb ayının ilk Cuma gecesinde bu kabil ihsan ve ikramlar beklenildiği için o geceye “Regâib gecesi” denilmiştir. Üç aylar zincirinin ilk halkasını oluşturan Regâib gecesi...
Allah’ım! Verdiğin nimetin yok olup gitmesinden, lütfettiğin afiyetin bozulmasından, ansızın vereceğin cezadan ve senin gazabını üzerime çekecek her şeyden sana sığınırım.
Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız Sensin. Öyleyse tükenmez lütfünle beni bağışla, bana merhamet et. Çünkü affı sonsuz, merhameti nihayetsiz olan yalnız Sensin.