Prof Dr. M. Yaşar KANDEMİR

1939′da Yozgat’ın İnceçayır köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, İmam-Hatip Okulu’nu Yozgat’ta okudu. 1964′te İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun oldu. Sivas İmam-Hatip Okulu’nda üç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ne hadis asistanı oldu (1967). Mevzû Hadisler adlı öğretim üyeliği tezini tamamladı (1970). Aynı yıl Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’ne atandı. Burada iki yıl hocalık yaptıktan sonra askere gitti ve yedek subaylığını Edirne’nin Lalapaşa kazasındaki hudut bölüğünde yaptı. Daha sonra İst. Yüksek İslâm Enstitüsü’ne tâyin edildi (1974). İÜ Edebiyat Fakültesi Şark Dilleri Bölümü’nde Kâdî İyâz ve Bugyetü’r-râid fî mâ fî hadîsi Ümmi Zer’ mine’l-fevâid adlı doktorasını tamamladı (1977). 1982 yılında MÜ İlâhiyat Fakültesi’nde yardımcı doçent, 1987′de doçent, 1991′de profesör unvanlarını aldı. 1999′da emekli oldu.

Kardeşlerimizi Sevmeliyiz

Âlemlerin Rabbine göre kâinatın en değerli varlığı insan, insanların en değerlisi de müminlerdir. İşte bu sebeple Yüce Rabbimiz müminlerin birbirini sırf Allah rızâsı için sevmesini ister. Sevgili Peygamberimiz, sevdiğini Allah rızâsı için sevmenin, mü’mini mükemmelliğe götürdüğünü belirtir

Bir Nefes Ümit

Rebiülevvel ayları, gülümseyen çehresiyle Efendimizin doğum müjdesini getirir. Gölgesi üzerimize düşen yeni bir Rebiülevvel, gönlümüze taze ümitler serperken bize önemli bir görevimizi hatırlatır: İnsanlara sevgiyle kucak açmak, yeni Rebiülevvelleri yeni mü’minlerle birlikte kutlamak…

O’nun Yolu

Kullarını çok seven, cennetini onlar için dayayıp döşeyen merhametli Mevlâ’mız, son defa olmak üzere, özel surette eğitip yetiştirdiği bir büyük Rehber gönderdi. Yolun nerede bittiğini, yolcunun nereye gittiğini çok iyi bilen bu Rehber, hayatı bütün yönleriyle tanıdı.

Kur’an Sevgisi

Yıllardan beri okullar kapanıp da camiler ve benzeri eğitim yerleri yavrularımıza kucak açtığında, Kur’an öğrenme heyecanı bir eleğimsağma gibi bütün ülkeyi kucaklar. Onlar, Kur’an okumaya giderken veya derslerini okuyup evlerine dönerken, yollarda beyaz papatyalar...

Tatlı Dil, Güler Yüz

Cihan Güneşi Efendimiz Kâbe’ye Tufeyl’den daha önce gelmişti. Etrafındakilere Kur’ân-ı Kerim okuyordu. Kulağındaki pamuklar sebebiyle hiçbir şey duymayan Tufeyl, kendi davranışını yadırgadı. “Yahu ben iyiyi kötüden ayırmaktan aciz bir adam mıyım da böyle kulak tıkıyorum.

Öyle Bir Sevgi

Sevilen nice insan gelip geçmiştir şu dünyadan. Ama Rasûl-i Kibriyâ’ya duyulan sevginin bir benzeri ne görülmüş, ne de duyulmuştur. Özellikle ashâb-ı kirâm arasında, bu emsalsiz sevgiyi engin gönüllerinde besleyip geliştiren nice büyük insan vardır.

Canım Kurban Olsun Senin Yoluna

Yâ Rasûlallah! Bize Allah’ın en büyük nimeti sensin. Elimizden şefkatle tutuyor, bizi kurtuluşa çağırıyorsun. Gönlümüzü çelen, aklımızı başımızdan alan şu fettân dünyanın iyi ve kötü yanlarını bize gösteriyor; onun mânevî tahrip kalıplarıyla, mayınlarla örülü yerlerine işaret ediyorsun.

Sabret Gönül

Kur’ân-ı Kerîm’de yüzden fazla âyette mü’minlere sabır tavsiye edilmektedir. Efendimizin seçkin ashâbından Abdullah İbni Mes‘ûd “Sabır imanın yarısıdır.” diyor. Öteki yarısı da şükürdür. Demek ki “İman ettim.” demekle iş bitmiyor; imanı olgunlaştırmak, mükemmelleştirmek gerekiyor.

Babana Üzülme Yavrum!

İslâmiyet’i yaymak için Peygamber Efendimizin ne sıkıntılar çektiğini,merhametsiz müşriklerin eziyetlerine nasıl göğüs gerdiğini iyi biliriz.Ancak O’nun aşağılandığını, tahammül edilmez hakaretlere uğradığını gören yavrularının ve sevdiklerinin nasıl üzüldüklerini,bu üzüntülerini nasıl ortaya koyduklarını pek bilmeyiz.
RSS - Prof Dr. M. Yaşar KANDEMİR beslemesine abone olun.