O’nun dünyaya gelişi bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âlemi için bayram sayılır. O’nun dünyaya geldiği gün, Cenâb-ı Hakk’ın, tıpkı bir güneş mahiyetinde yarattığı O Nûr’u bir kandil gibi insanlık semasına astığı gündür.
Peygamberimizin Şemali
Efendimizin Şakalaşma ve Mizah Anlayışında Ölçü: Latife Latif Gerek
Peygamber Efendimiz (sas) yalnızken bir ordunun başındaymış gibi ciddi ve celâlet sahibi idi. Ancak ashabının yanında mübarek yüzünden tebessüm hiç eksik olmazdı. Eşsiz sohbetinde güzel ve latif kelâmın etkisi hissedilirdi.
Muhammed âleyhisselâm
Muhammed ismi Efendimize (sas) dedesi Abdülmuttalib tarafından hem Hak Teâlâ’nın hem de halkın övmesi temennisiyle konulmuş; en çok bilinen, her daim dillerde ve gönüllerde zikredilen mübarek ismi şerifidir. Allah Teâlâ bu isme özel değer vermiştir.
Hz. Peygamber’in (sas) Beşer Oluşu Üzerine
Peygamberler ilahi tebliğin insanlara ulaştırılması için Allah tarafından seçilmiş müstesna şahsiyetlerdir. Onlara diğer insanlarda bulunmayan mucizeler, ismet (günahtan korunma) sıfatı gibi beşerüstü özellikler verilmiştir. Dolayısıyla kendisine ilahi destek anlamında mucize verilmeyen peygamber yoktur.
Rahmet ve Merhamet Timsali Hz. Muhammed(s.a.s)
Rahmân ve Rahîm sıfatlarıyla muttasıf Allah, rahmet ve merhamet duygusunu bütün canlılarda olduğu gibi, özellikle yarattıklarının en üstün ve mükemmeli olan insanın fıtratına da koymuştur.
İyiliğin Kaynağı: Raûf ve Rahîm
Kur’ân-ı Kerim’in beyanına göre insan, ahsen-i takvîm üzere şerefli bir varlık olarak yaratılmıştır. Yaratılanlar içinde insanın bu ayrıcalıklı konumuna uygun erdemlerle donanması Kur’ân-ı Kerim’in ve sünnetin temel amaçlarından biridir. Erdem ancak ilişkiler ağında ortaya çıkar.
Baş Tacım
Beni başında taşıyor ama aslında O benim baş tacım. Hediyeye önem verir. Bu yüzden hediye edilen kardeşlerimi de taltif ettiği oluyor lâkin en ziyâde beni seviyor.
Vakarlı Ama Mütevazı
Allah Rasûlü (sas), halkından farklı yaşamadı. O, saraylar, köşkler yaptırmadı. Kendisine bir görev düştüğünde onu yapar, kendisine bir ayrıcalık tanınmasını istemezdi. Liderlik, başkanlık gibi sıfatların arkasına sığınmazdı.
Muhammedü’l-Emîn
İnsanlara güvenebilmek… İşte huzurlu olmanın en önemli şartı budur. Ne kadar çok insana güvenebiliyorsak, bahtiyarlığımız da o kadar büyüktür. İnsanlara güvenmeden yaşamak, “Acaba bana bugün mü, yoksa yarın mı zarar verecekler?” diye endişeyle beklemek dayanılmaz bir azâbtır.
Peygamberimizin (s.a.s) Ahde Vefası
Kur’ân-ı Kerim’de iman, yalnızca zihnî bir inanma değil, bunun yanında dinî naslarla belirlenmiş olan esaslara uyulacağına dair gönüllü bir taahhüddür. Bu suretle iman ile ahid arasında sıkı bir ilişki kurulmuştur.
- 1 of 2
- ››