Düşünmek İçin…
Yazılan yazılar, yapılan konuşmalar, okuyanın ve dinleyenin anlaması içindir. Bir tür pişmiş yemeği sunmak için yazı yazılır, konuşma yapılır. Bir de okuyucunun ve dinleyenin, kendisinin anlaması için önüne konanlar vardır. Bizim, mü’minler olarak Allah’ın Kitabı Kur’an’a ve Peygamber aleyhisselam’ın Sünnet’i olan hadislere bakışımız böyledir. Her âyet ve hadis, bizim için düşünülüp sonuçlar üretilecek kaynaklardır. Peygamber aleyhisselam ile aramızdaki mesafe uzadıkça bu iki kaynağı böyle bir mantıkla ele alma oranı da gitgide gerilemiştir. En rahat anlaşılabilecek âyet ve hadisler bile bir açıklayıcı ile anlaşılır hâle gelmiştir. Bir de ‘Yanlış anlarsam?’ endişesi buna ilave olunca mesafe uzamıştır.
Aşağıdaki hadisler, şerh etmeden de anlaşılabilecek kadar açıktır. Buna rağmen bir iki cümle ile yardım edilerek anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Bizzat Peygamber aleyhisselam’ın dilinden, günümüzü anlamaya yardım edecek, yarınla ilgili ipucu verecek şu mübarek hadislere dikkat edelim:
1-“İslam garip başladı, garip başladığı gibi garipliği geri gelecektir. Gariplere müjdeler olsun.” (Müslim, İman, 65/372)
İşte gerçek:
İslam, işkence gören Bilallerle yola çıktı. Ardından fetihler geldi. Bilal, en üstün oldu. Devran dönecek, Bilallere yapılanlar yapılabilecektir. Gerçekçi olmak her Müslüman’ın görevidir. Bugüne bakarak İslam ve Müslüman hakkında kimse karar vermesin. Bilal’in taşlar altında olduğu güne bakarak da Kâ’be’nin üzerinde ezan okuduğu güne bakarak da genel bir karar verilmesin. Dün, bugün ve yarının ortalamasından hesap yapmak gerekiyor. Bugün varsa yarın da elbette olacaktır. Şu müjdelenen gariplere dikkat etmeliyiz.
Bu hadisin başka bir rivayetindeki ilave, gözümüzün önünden kaçmasın:
“Kimdir o garipler ey Allah’ın elçisi?” diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar bozuldukça düzeltmeye çalışanlardır.” (Ahmed, 16690)
2- “Sizin adınıza korktuğum şeylerden biri, mide ve cinsellik şehvetlerinizle fitnelerin saptırmasıdır.” (Ahmed, 19772)
Sorunlarımızın temeline işaret eden bir uyarıdır bu: Mide, cinsellik ve fitneler.
Mideyi faize, gaspa, rüşvete bürünmüş olarak da görebiliriz. Cinselliği ne hâllerde gördüğümüzü söz etmeye bile gerek yok. Fitneler ise ortadadır: İçimizden dinimizi çökertecek hamleler yapanlar, ümmet’in geçmiş büyüklerini eskitmek isteyenler bu fitnelerin örnekleridir.
Hadis aynı zamanda ayak kayması riskine karşı nelere dikkat edileceğini de göstermiş olmaktadır.
3- “Bu ümmet’e üstünlük, zafer, hâkimiyet ve yeryüzü egemenliği müjde olsun. Onlardan kim, ahiret işini dünya için yaparsa onun ahirette nasibi olmaz.” (Ahmed, 21222)
Kimse önündeki karamsar tabloya bakarak umutsuz olmasın. Yarın ve öteler bu ümmet’indir. Bu ümmet, yeryüzü egemenliğine kavuşacaktır. Zamanını ancak Allah bilir ama yarın, böyle bir hâkimiyete gebedir.
Ümmet’in o günlerinin bir sıkıntısı burada önümüze konmaktadır. Müslümanların dünya egemenliği için çırpınanların içinde bir de kişisel çıkarlarını öne çıkarmaya çalışacaklar muhakkak bulunacaktır. Ümmet, var olma savaşı yaparken onlar, yarın için bir şeyler biriktirme derdine düşeceklerdir. Onlar, ahiretlerinden alıp dünyaya vermektedirler. Kaybeden onlardır. Ümmet, er geç kazanacaktır.
4- “Ümmetimden bir grup, Allah’ın emrini uygulamaya devam edecektir. Onlara düşmanlık edeceklerin, aykırı davrananların varlığı onları etkilemeyecektir. Allah’ın kıyamet kararı gerçekleşinceye kadar onlar böyle olmaya devam edecektir.” (Buharî, Menakıb, 28/3641)
Din Allah’ın teminatı altındadır; Müslüman çocuklarının okuduğu medreselerin kapanması, ezanlarının susturulması ile sönmez. Bir millet gider; onların yerine Allah bir başkasını göndererek dinini yaşatır. Kıyamete kadar Allah’ın dini var olacaktır.
5- “Allah’ın her zaman büyüttüğü fidanları vardır; onları dinine hizmette kullanır.” (İbni Mace, Mukaddime, 8)
Din Allah’ın olunca, dinin sürekliliği için de tedbirleri alan O’dur. Kullar sadece o tedbirlerde rol alma şerefine ererlerse onun kıymetini bilmelidirler. Allah Teâlâ kimseye muhtaç olmadığı hâlde, kullarını dinlerine sahip çıkmaya davet etmiştir ki kulları ahireti kazansınlar; Allah’ın razı olacağı kullarından olsunlar.
Allah, kimi bir fidan gibi dikmeyi dilemişse onun için büyük bir hayır dilemiştir.
Anne-babalar yavrularını Allah’ın bahçesine bir fidan olarak adamayı bilmelidirler.
Bu fidan, ilimle şekillenebilir, infakla şekillenebilir, ibadetle şekillenebilir. Allah’ın rızasını kazandıracak her ne varsa o, bu bahçenin bir fidanıdır.
6- “İnsanlar aldatıcı yıllar göreceklerdir. O yıllarda yalancı doğru kabul edilecek, doğru olan da yalanlanacaktır. Haine güvenilecek, güvenli olan biri de hain görülecektir. O dönemde RÜVEYBİDA söz sahibi olacaktır.’ ‘Kimdir rüveybida?’ diye sorulduğunda da buyurdu ki: ‘İdari konularda konuşan seviyesiz adam!” (İbni Mace, Fiten, 24/4036; Ahmed, 7912)
Müslüman, hayatı bütün renkleriyle yaşamaya hazır olmalıdır. Kurulu düzenlerin işlemediği, her şeyin tersten algılandığı dönemler olabilir. Duygusallık ve gereksiz samimiyete kapılmadan, hayatın getirdiği, zamanın ürettiği fitnelere karşı uyanık bulunmak gerekmektedir. En olmayacak şeyler bile olabilir. Yalancı itibar görebilir. En ağır konularda en hafif insanlar konuşabilir. Müslüman için ölçü bellidir, yapılacak bellidir.
Aldatıcının bulunması, aldanmanın özrü olamaz. Peygamber aleyhisselam, bir mucize olarak ileriyi göstermiş; Müslüman’ın basiretli davranmasını, hakikatle batılı ayırt ederek yaşamasını istemiştir.